Son yıllarda birçok ülkenin dolar bağımlılığını azaltma çabalarına rağmen, ABD, Covid-19 salgınından bu yana küresel yatırımcıların üçte birini kendine çekmeyi başardı. Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından Bloomberg News’e gönderilen analizler, 2020’de yaşanan dolar kıtlığının ardından ABD’nin küresel yatırım akışındaki payının arttığını gösteriyor. Özellikle Rus varlıklarının dondurulmasının ardından ABD’nin global yatırım payı yüzde 18’den yaklaşık üçte bire yükseldi.
ABD’nin bu yükselişi sayesinde Çin’i geride bıraktığı görülüyor. Doların hala hakimiyetini korumasına rağmen, ABD’deki faiz oranlarının son on yılların en yüksek seviyelerine çıkması, yabancı yatırımcılar için çekici bir nokta haline geldi. IMF verilerine göre, Çin’in sınır ötesi sermaye akışındaki payı 2019’a kadar yüzde 7 iken, son dönemde yüzde 3’e geriledi. Nisan ayı verileri de Çin’e yapılan yatırımların sürekli olarak azaldığını gösteriyor. Ayrıca, ABD’nin GSYH’nin yaklaşık yüzde 1,5’i kadar net giriş aldığı görülüyor.
ABD’nin yeni başkanı Joe Biden’ın yenilenebilir enerji ve yarı iletken üretimine yönelik teşvikleriyle birlikte, ülkeye milyarlarca dolarlık doğrudan yabancı yatırım çektiği belirtiliyor. Örneğin, Güney Koreli Samsung Electronics, Teksas’ta çip üretimini artırmak için 6,4 milyar dolarlık bir teşvikten yararlanacak.
Ancak, Fed’in faiz indirimine gitmeye başlaması ve olası bir Donald Trump zaferi durumunda ABD’nin avantajlarının sürdürülebilir olmayabileceği endişeleri bulunuyor. Kasım ayındaki seçimlerin politik belirsizliği artırarak vergiler, gümrük tarifeleri ve jeopolitik gerginliklerin artmasına sebep olabileceği belirtiliyor. Bu durumun, küresel sabit getirili yatırımcılar için yüksek getirili ABD varlıklarının cazibesini azaltabileceği belirtiliyor.