Amerika Birleşik Devletleri’nde, konut edinmek isteyenler için büyük bir fırsat ortaya çıktı. 30 yıllık vadeli mortgage (konut kredisi) için ortalama faiz oranı, 2024 yılının Ekim ayından bu yana en düşük seviyeye düşerek yüzde 6,61’e geriledi. Bu düşüş, mortgage başvurularında dikkat çekici bir artışa neden oldu. Geçtiğimiz hafta mortgage başvurularının yüzde 20 oranında arttığı açıklandı.
Mortgage Bankalar Birliği (MBA), 4 Nisan 2025 tarihinde sona eren haftaya ilişkin detaylı mortgage verilerini kamuoyuyla paylaştı. Bu verilere göre, mortgage başvurularındaki bu artış dikkat çekici bir trendin göstergesi olarak değerlendiriliyor. Konut satın almaya yönelik başvurular, önceki haftaya kıyasla yüzde 9 oranında artmışken, yeniden finansman başvurularında ise yüzde 36 gibi büyük bir yükselme kaydedildi.
Ülkede 30 yıl vadeli mortgage için ortalama faiz oranının 6,70’ten 6,61’e gerilemesi, bu sürecin en önemli etkenlerinden biri olarak görülüyor. Ayrıca, 15 yıl vadeli mortgage için ortalama faiz oranı da 6,04’ten 5,93’e düştü. Bu durum, potansiyel ev alıcıları ile mevcut mortgage sahipleri için daha cazip bir finansman ortamı oluşturdu.
MBA Başkan Yardımcısı Joel Kan, konu ile ilgili yaptığı açıklamada, mortgage başvurularındaki artışın, ekonomik belirsizliklerin faiz oranlarını düşürmesiyle ilişkili olduğunu belirtti. Kan, özellikle konut alım ve yeniden finansman başvurularındaki artışın, Eylül 2024 tarihinden bu yana görülen en yüksek seviyeyi temsil ettiğini ifade etti. Bu durum, piyasalardaki dalgalanmanın ev alımlarını nasıl etkilediğini gösteriyor.
Faiz oranlarındaki bu süreçte yaşanan düşüş, konut satın almak veya mevcut mortgage’ını yeniden finanse etmek isteyenler için büyük bir fırsat sundu. Joel Kan, birçok kişinin faiz oranlarındaki bu azalmadan hızlı bir şekilde faydalandığını vurguladı. Düşen faiz oranları, hem yeni konut alımını teşvik ederken hem de mevcut mortgage sahiplerinin yeniden finansman yapmalarına olanak tanıyor.
Özellikle mortgage faiz oranları üzerindeki düşüş, konut piyasası üzerinde önemli bir etki yaratıyor. Bu durum, hem alıcılar hem de satıcılar için yeni dinamikler oluşturuyor. Alıcıların daha uygun koşullarla konut edinme imkanı bulmaları, konut piyasasındaki hareketliliği artırırken, aynı zamanda satıcılar için de piyasa talebini artıran bir ortam oluşmasına vesile oluyor.
Sonuç olarak, Amerika Birleşik Devletleri’nde mortgage faiz oranlarındaki bu düşüş ve başvurulardaki artış, konut piyasasında önemli dönüşümler yaratma potansiyeline sahip. Ekonomik belirsizliklerle birlikte mortgage faiz oranlarının dalgalanma göstermesi, alıcıların dikkatli olmasını gerektirirken, uygun fırsatlar sunuyor. Alıcıların bu dönemi iyi değerlendirmesi ve piyasa koşullarını takip etmesi, başarı odaklı bir yaklaşım sergilemeleri açısından önem taşıyor.