Abdülhamid Han sondaj gemisi, denizlerimizde petrol ve doğalgaz aramak amacıyla Güney Kore’den 180 milyon dolara alındı. 238 metre uzunluğunda, 42 metre genişliğinde ve 62 bin groston ağırlığındaki gemi, Türkiye’nin dördüncü sondaj gemisi olma özelliğine sahip. Geminin denizden yüksekliği 64 metre ve kule uzunluğu 60 metre olduğundan, İstanbul Boğazı’nı geçmesine izin verilmiyor. Bu yükseklikteki geminin Boğaz köprülerinin altından geçmesi ise riskli bulunuyor.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, Abdülhamid Han gemisinin yüksekliği nedeniyle Karadeniz’e çıkamamasının vurgulayarak “Mavi Vatan artık konuşulmaz oldu. Sondaj gemilerini satın alan Türkiye, teknik personel ve cihazların işletmesini taşerona verdiği için milyonlarca dolar zarar ediyor. Gemimizi Karadeniz’de de kullanamıyoruz.” açıklamasında bulundu.
1993’te Rusya’da imal edilen ve Çin’e giden Varyag adlı gemiyi boğaz köprülerinin altından geçiren Kılavuz Kaptan Sedat Tenker de Abdülhamid Han gemisinin durumunu değerlendirerek, Türk Boğazları tüzüğü ve yönergesine göre hava çekimi 58 metreden yüksek olan gemilerin İstanbul Boğazı’ndan geçemeyeceğini belirtti.
Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliği’ne göre, İstanbul Boğazı’ndan hava çekimi 58 metre ve daha yüksek olan gemilere rotalarını korumaları için gerekli sayıda ve güçte römorkör eşlik etmelidir. Bu yönetmelik çerçevesinde Abdülhamid Han gemisinin Boğazlar’dan geçmesi mümkün olmadığı için gemi Karadeniz’de sondaj yapamıyor.
Abdülhamid Han gemisinin 180 milyon dolara alındığı biliniyor. Gemide 200 mürettebat bulunmaktadır ve 12 bin 200 metreye kadar sondaj yapabilme kapasitesine sahiptir. Ancak geminin yüksekliği Boğazlar Trafik Yönetmeliği’ne uygun olmadığı için Karadeniz’e çıkamamaktadır. Gemiyi satın alanlar, geminin özellikleri ve yasal düzenlemeler konusunda dikkatsiz davrandıkları için gemi faaliyetlerini gerçekleştirememektedir.
Sonuç olarak, Abdülhamid Han sondaj gemisi, Türkiye’nin önemli bir yatırımı olmasına rağmen yasal düzenlemelere uygun olmadığı için Karadeniz’de sondaj çalışmalarını gerçekleştirememektedir. Bu durum gemiye yatırım yapanları olumsuz etkilemekte ve Türkiye’nin denizlerindeki arama faaliyetlerini sekteye uğratmaktadır.