Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, NTV canlı yayınında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Bakan Tunç, AKP Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş’in Gezi Davası tutuklularına yapacağı ziyarete ilişkin konuştu. 19 Temmuz tarihinde Türkeş’in Meclis Başkanlığı’na bir dilekçeyle Gezi davası hükümlülerinden bazılarını ziyaret etmek istediğini belirtti. Bunun üzerine Bakan Tunç, partiler arasında ayrım yapılmaksızın hükümlü ve tutukluların ziyaret edilmesine yönelik bir yönetmeliğin olduğunu açıkladı. Bu yönetmeliğin 26 ve 40’ıncı maddeleri çerçevesinde izinlerin verildiğini ve Gezi davası hükümlülerini bugüne kadar 64 farklı milletvekili ve 340 farklı avukatın ziyaret ettiğini ifade etti. Bakan Tunç, Adalet Bakanlığı’nın hiçbir konunun sümen altı edilmediğini ve hükümlülerin ziyaret edilmesine engel olmadığını vurguladı.
Tunç, Türkeş’in talebinin ise hükümlüleri ziyaret etmek olduğunu ve Adalet Bakanlığı’nın makul bir süre içerisinde bu görüşmeleri sağladığını belirtti. Ancak Tunç, Türkeş’in açıklamalarını eleştirerek dosyanın sümen altı edildiği gibi ifadeler kullandığını ve bu konuda aceleci davranarak basının baskısı nedeniyle böyle bir açıklama yaptığını söyledi. Bakan Tunç, AK Parti grup toplantısı öncesinde gazetecilerin sorusu üzerine verdiği cevaba atıfta bulunarak, Türkeş’in Gezi Davası ile ilgili beyan ettiği görüşlerin hak arama yolunu kapatıcı bir tutum içerdiğini belirtti. Tunç, Türkeş’in yaptığı açıklamaları kendisine yakıştıramadığını ve şık bulmadığını ifade etti.
Tunç, Adalet Bakanlığı’nın hükümlülerin ziyaret edilmesine karşı bir geleneği olmadığını ve milletvekillerinin bu konuda talepleri olduğunda görüşmelerin sağlandığını vurguladı. Türkeş’in talebinin karşılanması için görüşme günü kararlaştırılırken, Türkeş’in basına yaptığı açıklamaların gereksiz olduğunu belirtti. Bakan Tunç, Adalet Bakanlığı’nın re’sen soruşturma başlattığı bir dava olan Gezi Davası’nın sümen altı edilmesine izin verilemeyeceğini ve bu konuda Türkeş’in yanlış bir değerlendirme içinde olduğunu söyledi. Tunç, Türkeş’in yapmış olduğu açıklamaların gereksiz ve hakarete varan tonda olduğunu ifade ederek, bu tür yaklaşımların hem siyasete hem de hukuka zarar verebileceğini belirtti.