Adana’da yaşanan olayda, Güldane Gerçek isimli bir kadın, birlikte yaşadığı Muzaffer Erkuvan ile aralarındaki şiddetli geçimsizlik nedeniyle ayrıldı ve Kadın Sığınma Evi’ne yerleşti. Erkuvan, barışmak için Güldane’nin annesi Şenay Gerçek’in evine gitti ancak barışma teklifinin reddedilmesi üzerine intihar etti. Bunun üzerine Erkuvan ailesi, Muzaffer Erkuvan’ın ölümünden Güldane ile annesi Şenay ve kız kardeşi Gaye Gerçek’i sorumlu tuttu.
Daha sonra yaşanan bir olayda, Şenay, Güldane ve Gaye Gerçek, Muzaffer Erkuvan’ın mezarını ziyaret etmek üzere Buruk Mezarlığı’na gittiler. Bu sırada Muzaffer Erkuvan’ın babası Şemsettin Erkuvan da intiharı nedeniyle husumet duyduğu aileyi takip etti. Motosikletle gelen Şemsettin Erkuvan, tabancayla saldırarak anne ve kızlarını öldürdü ve kaçtı.
Olayın ardından Cinayet Büro Amirliği bünyesinde özel bir ekip oluşturuldu ve Şemsettin Erkuvan’ın yakalanması için çalışmalar başlatıldı. İhbar üzerine yapılan araştırmalar sonucunda şüphelinin bir ormanda saklandığı belirlendi. Operasyon için harekete geçen ekipler, şüpheliyi olayda kullandığı tabanca ile birlikte yakaladılar.
Emniyette sorgulanan Şemsettin Erkuvan, öldürdüğü kadınları oğlunun ölümünden sorumlu tuttuğunu ve öfkeli olduğunu belirterek, cinayeti işlediğini itiraf etti. Tutuklanan Erkuvan, gazetecilere oğlunu asanları suçlayarak açıklamalarda bulundu.
Bu trajik olay, aile içi şiddetin ve intikam duygularının ne kadar tehlikeli sonuçlara yol açabileceğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Güldane, Şenay ve Gaye Gerçek isimli kadınların yaşamlarını yitirmesi, toplumda aile içi şiddet konusunda daha fazla farkındalık oluşturulması gerektiğini göstermektedir. Şemsettin Erkuvan’ın tutuklanması ise adaletin yerine getirilmesi için önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.