“`html
CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, 2025 yılı içerisinde Bursa’da gerçekleştirilen “İmamoğlu protestolarında” yer alan avukat Ahmet Keskin‘in 28 Mart 2025 tarihinden beri tutuklu olduğunu kamuoyuna açıkladı. Mahkeme, Keskin’in tutukluluğuna devam edilmesine karar vermiştir. Mahkeme heyeti, bu kararın gerekçesi olarak “kaçma şüphesi” olduğunu belirtmiştir. Bu durum, birçok kişi tarafından eleştirilmekte ve tutuklamanın hukuksal temelleri sorgulanmaktadır.
Sevda Erdan Kılıç, yaptığı paylaşımda Keskin’in tutuklanmasının sebeplerine dikkat çekmiş ve bu durumun adalet anlayışıyla bağdaşmadığını ifade etmiştir. Kılıç’ın paylaşımına göre, Ahmet Keskin, akıl ve mantıkla örtüşmeyen bir şekilde, “kaçma şüphesi” gerekçesiyle mahkeme tarafından cezaevinde tutulmaktadır. Bu durum ise, birçok insanın adalet sistemi üzerindeki güvenini sorgulamasına neden olmuştur.
Mahkeme kararının gerekçesine değinen Kılıç, tutuklanmanın nedeninin bir video kaydında yer alan durum olduğunu ileri sürmektedir. Bu kayıtta, Keskin’in hukuku, adaleti ve demokrasiyi savunduğu görüntülenmektedir. Kılıç, bu durumun adalet sisteminin zayıflığını gösterdiğini vurgulamaktadır. Kendisi bu meselede açık bir duruş sergileyerek, “Ahmet Keskin derhal serbest bırakılmalıdır!” ifadesini kullanmıştır. Bu cümle, Kılıç’ın sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlarla geniş bir şekilde yankı bulmuştur.
Bu olay, Türkiye’nin siyasi atmosferinde önemli tartışmalara neden olmaktadır. Özellikle avukatların tutuklanmasının getirdiği baskılar, hukuk devleti ilkesinin sorgulanmasına yol açmaktadır. Keskin’in tutuklanmasının ardından birçok sivil toplum kuruluşu ve insan hakları aktivisti, bu tür tutuklamaların sona ermesi için çeşitli kampanyalar başlatmış ve dayanışma amacıyla birçok etkinlik gerçekleştirmektedir.
Bu bağlamda, Ahmet Keskin’in durumu, Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve fikir özgürlüğü konularını yeniden gündeme getirmiştir. Kılıç’ın bu açıklamaları, yalnızca bir avukatın özgürlüğü meselesi değil, aynı zamanda tüm avukatlar ve savunucular için bir dayanışma çağrısı olarak da algılanmaktadır. Türkiye’de ifade özgürlüğü sınırlarının yeniden değerlendirilmesi gerekliliği, bu olayla birlikte daha fazla önem kazanmıştır.
Olayın iç yüzü ve mahkeme süreçleri, basında geniş yer bulmuş; muhalefet, hükümeti insan hakları ihlalleri nedeniyle eleştirmiştir. Sevda Erdan Kılıç, sosyal medyadaki paylaşımlarında sadece Ahmet Keskin için değil, genel anlamda hukukun üstünlüğü ve adaletin sağlanması gerektiğini savunarak bu konuda kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlamaktadır. Ancak, bu tür tutuklamaların sıkça yaşandığı bir ortamda, avukatların ve hukuk insanlarının üzerindeki baskılar devam etmektedir.
Bursa’da yaşanan İmamoğlu protestoları, toplumun farklı kesimleri tarafından desteklenmiş ve büyük katılımlarla gerçekleştirilmiştir. Bu tür eylemlere katılan bireylerin, hukuksal süreçleriyle ilgili sorunlar yaşaması, Türkiye’deki ifade özgürlüğü ve toplanma özgürlüğü ile ilgili endişeleri artırmıştır. Avukat Ahmet Keskin’in yaşadığı olay, süreç içerisinde hukukun ne denli işlediği konusunu gündeme getirmiş ve kamuoyunun dikkatini çekmiştir.
Sonuç olarak, CHP Milletvekili Sevda Erdan Kılıç’ın avukat Ahmet Keskin’in tutukluluğu ile ilgili yaptığı açıklamalar, hem adalet sistemindeki çarpıklıkların bir yansıması hem de hukukun üstünlüğüne dair önemli bir meseleyi öne çıkarmaktadır. Kamuoyunun ve sivil toplumun bu konuya duyarlılığı, Türkiye’deki
