AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, son dönemlerde gazetecilik adı altında gerçekleştirilen etik ihlalleri ve basın özgürlüğünün kötüye kullanılmasına karşı çıkan bir dizi eleştiride bulundu. Leyla Şahin Usta, bu konunun kendileri için son derece önemli olduğunu ve mevcut durumun farkında olduklarını belirtti.
ANKARA (İGFA) – Konuşmasında, gazetecilik faaliyeti adı altında yürütülen manipülasyonlar ve hukuk tanımaz girişimlerin yanı sıra, yargı üzerinde baskı kurmaya çalışanların karanlık faaliyetlerine dikkat çeken Usta, doğru gazetecilik anlayışını gözeten tüm medya mensuplarının itibarının da zedelenmemesi gerektiğini ifade etti. Usta, “Gazetecilik etiğini hiçe sayarak, diğer saygın gazetecilerin de itibarını sarsmaya çalışanlara meslek ve hukukun değerleri üzerinde tepinmeye çalışanlara da fırsat vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.
“GİZLİ KAYIT ALMAK, GİZLİ KAYDI YAYIMLAMAK BİR SUÇTUR”
Usta, gözaltına alınan gazetecilerle ilgili son durumu paylaşırken, Seda Selek ve Serhan Asker’in geçtiğimiz günlerde yurt dışı çıkış yasağı ve haftada bir gün imza verme şartıyla serbest bırakıldığını belirtti. Diğer bir gazeteci olan Barış Pehlivan’ın da adli kontrol şartlarıyla serbest bırakıldığını aktaran Usta, yargının ve hukukun işlemekte olduğunu vurguladı. Barış Pehlivan’ın kendi ifadesinde “Evet, bu bir suçtur. Gizli kayıt almak, gizli kaydı yayımlamak bir suçtur. Bu gazetecilik etiğine de uymaz ama bunları ben yapmadım” dediğini aktaran Usta, bunun yanında suçlamaların muhatabı olan Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş ile Program Koordinatörü Kürşat Oğuz’un isimlerini de verdi ve bu kişilerin hukuki süreçte tutuklama talep edildiğini ifade ederek, “Yargıya müdahale etmekten vazgeçin. Bu ülkede hukukun işleyişine müdahale etmekten vazgeçin” dedi.
Bütün bunların ışığında, Leyla Şahin Usta’nın gazetecilik etiği üzerine yaptığı bu vurgular, basın özgürlüğünün ve bireysel hakların korunmasına yönelik önemli bir hatırlatma olarak hafızalarda yer alıyor.
Bu kapsamda, Usta’nın açıkladığı son gelişmeler ve yaptığı uyarılar, toplum için hukukun temel değerlerini korumanın yanı sıra, gazeteciliğin de kendine has kurallarını göz ardı etmeden sürdürülmesi gerektiğini ön plana çıkarmaktadır. Özellikle, bir gazetecilik faaliyetinin etik sınırları aşarak suç unsuru taşıyan eylemler haline geldiği durumlarda, bu tür uygulamaların kesin bir dille karşılanması gerekliliğini bir kez daha hatırlatmaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye’de basın alanında yaşanan bu tür olumsuzluklar, yalnızca bireysel gazetecileri değil, aynı zamanda tüm medya sektörünü tehdit etmekte ve etkilemektedir. Bu tür çözümlemelerin ve eleştirilerin üst düzey yöneticiler tarafından dile getirilmesi, hem sektörün hem de halkın doğru bilgiye erişim şartlarının güçlendirilmesi adına son derece önemlidir. Düşünce ve ifade özgürlüğünün, basın özgürlüğü ile birleştiği noktada, kamuoyunun da bilgilendirilmesi adına medyanın rolü bir kat daha artmaktadır.
Bu nedenle, basın sektörünün karşılaştığı zorlukları aşmak için, tüm tarafların üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi ve etik standartlara bağlı kalması gerekmektedir.