Ülkemizin güncel ekonomik sorunları ve artan enflasyon karşısında halk, geçim mücadelesi vermeye devam ediyor. Ancak bu olumsuz ekonomik koşullara rağmen, kamu kaynaklarının hâlâ belirli gruplara, özellikle de Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) mensuplarına akmaya devam ettiğinin altı çizilmektedir. Bu bağlamda, Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak’ın ailesine ait şirketlerin kamu ihalelerine girmesi ve bu ihaleleri kazanması dikkat çekici bir durum. Özellikle Bakbak’ın aile şirketleri son dönemde kamu kaynaklarından 144 milyon TL değerinde 155 ihale almış olması, toplumsal bir tepkiyi de beraberinde getirmiştir.
GES KAPASİTE TAHSİSİ, BAKBAK’A AİT ŞİRKETE VERİLDİ
Nizip Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu, 4 bin KW elektrik alımı için başvuruları kabul etti. Bu kapsamda, 01 Ekim 2023 tarihinden 29 Şubat 2024 tarihine kadar yapılan başvuruların teknik değerlendirmesi için 03 Nisan 2024 tarihinde komisyon bir araya geldi. Değerlendirmelerin sonucunda, 5 Nisan 2024 tarihinde AKP Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak’ın kurucusu olduğu Ahmet Aslansoy Pamuk Tekstil isimli şirkete 2 bin KW elektrik tahsisi işinin verildiği ortaya çıktı. Bu durum, aile şirketinin kamu yararına değil, sayılı bazı kişilere yakın olmasına dair eleştirilerin artmasına vesile olmuştur.
NİZİP BELEDİYESİ HİÇE SAYILDI
Bu elektrik tahsisi için başvuran kurumlar arasında Nizip Belediyesi de vardı. Daha önce AKP bünyesinde görev yapmış olan bu belediye, 31 Mart yerel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) geçiş yapmıştı. Ancak GES tahsisinde, iktidar partisinin milletvekilinin aile şirketine öncelik verilmesi, kamu kurumu olan Nizip Belediyesi’nin yok sayılması dikkat çekmiştir. Bu durum, halkın gözünde iktidarın adaletsizliğini bir kez daha pekiştirmiştir.
“YOKSULLUK AJİTASYONU YAPARKEN SERVETLERİNE SERVET KATIYORLAR”
Enerji tahsisi konusundaki bu tartışmalara tepki gösteren Gaziantep Büyükşehir Belediyesi CHP Grup Sözcüsü Hasan Şencan, bu durumu oldukça sert bir dille eleştirmiştir. Şencan, “AKP iktidarı halk nezdinde fiili olarak bitince, AKP’liler de ne kadar saldırırsak o kadar kar dönemine geçtiler. Milyonluk ihaleler milletvekillerine ve aile şirketlerine verilirken, neden biri de çıkıp ‘bu iş gerçekten ahlaki mi?’ demiyor?” diye sorarak, kamu kaynaklarının kötüye kullanıldığına dikkat çekmiştir. “Bu şahıslar halka yoksulluk ajitasyonu yaparken, arka planda milyonluk ihaleler ile servetlerine servet katıyorlar,” diyen Şencan, durumun adaletle bağdaşmadığını ifade etmiştir. Öncelikle, önceki dönemlerdeki ‘çuvalla ihale’ benzeri uygulamaların yanı sıra, şimdi de belediyeler ve kamu kurumları üzerinden ihale kovalamak gibi bir durumla karşı karşıya kalındığı belirtilmiştir.
Sonuç olarak, halkın yaşadığı yoksulluk, bu tür uygulamalarla daha da derinleşmektedir. Başka bir deyişle, ekonomik kriz döneminde halkın geçim derdiyle boğuştuğu bir süreçte, hükümet yetkilileri ve yakınları ailelerinden gelen şirketler aracılığıyla kamu kaynaklarını kendi lehlerine nasıl kullandıklarını gizlemekte zorluk çekmemektedirler. Hasan Şencan’ın ifadesiyle, “bu ülkenin adaleti öldü ve üzerine son toprağı da ismi adalet olan bir parti attı.” Bu sözler
