Almanya, dünyanın en büyük üçüncü ekonomisine sahip bir ülke olmasına rağmen, vatandaşların yüzde 20’den fazlası yoksulluk riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Geçtiğimiz yıl Almanya’da işler istenildiği gibi gitmemiş ve Avrupa’nın en büyük ekonomisinde yüzde 5’e varan bir kesim yoksulluk ve sosyal dışlanma ile karşı karşıya kalmıştır. Ancak bu sayının artmaya başladığı belirtilmektedir. Almanya’nın federal istatistik ofisi tarafından yayımlanan rapora göre, yoksulluk riski altında olanların oranı ülke nüfusunun yüzde 21,2’sine denk gelen 17 milyon 700 bin kişi olarak hesaplanmıştır. Avrupa Birliği’nin yoksulluk tanımı dikkate alınarak yapılan bu hesaplama, ciddi maddi ve sosyal yoksunluk yaşayan, çok düşük iş yoğunluğu olan hanelerde yaşayan kişileri kapsamaktadır.
Rapora göre, yalnızca yoksulluk riski altında olanların oranı 2022 yılında yüzde 14,8 iken, 2023 yılında yüzde 14,3’e gerilemiştir. Bu durum, siyasi bir yarışa da ışık tutmaktadır. Alternatif (AfD) partisi, Almanya’da eyalet seçimlerinde birinci parti olma amacıyla hane halkının yaşadığı zorlukları gündeme getirmektedir. Ayrıca, Şansölye Olaf Scholz’un savunma harcamalarını artırma vaadi, hane halkının enflasyondaki artışla mücadele ederken bütçe kesintilerine gitme ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır.
Yoksulluktan etkilenenler, kiralarını ödeyememe, tatil yapamama, dışarıda yemeğe çıkamama gibi durumlarla karşı karşıya kalmaktadır. Araştırmalar, 65 yaş altı nüfusun yüzde 9,8’inin düşük iş yoğunluğuna sahip hanelerde yaşadığını ortaya koymaktadır. Ayrıca, ortalama gelirin yüzde 60’ından azına sahip olan her birey, yoksulluk riski altında kabul edilmektedir. 2023 yılına ilişkin hesaplamalarda, yalnız yaşayan bireyler için ayda 1310 avro, iki çocuğu olan iki yetişkin için ise ayda 2751 avro gibi sınırlı gelirlere sahip olmanın yoksulluk riskini artırdığı belirlenmiştir. Sonuç olarak, Almanya’da yoksulluk riskiyle karşı karşıya olan insan sayısının arttığı ve bu durumun siyasi ve ekonomik kararları etkilediği görülmektedir.
