Olay, İstanbul’un Nenehatun Mahallesi’nde bulunan ve üç katlı olan bir binanın birinci katında gerçekleşti. Gece saatlerinde, Alzheimer hastası olduğu iddia edilen Şener A. ile eşi Hazal A. arasında evde bilinmeyen bir nedenden dolayı sert bir tartışma patlak verdi. İki eşin arasındaki bu gerginlik, kısa sürede daha da büyüyerek tehlikeli bir boyuta ulaştı.
Tartışmanın daha da alevlenmesi üzerine Şener A., evde bulunan pompalı tüfeği alarak eşine ateş açtı. Bu sırada, silah sesi hanenin dışından duyuldu ve komşular durumu hemen polise bildirdi. Olay yerine intikal eden sağlık ekipleri, Hazal A.’nın vurulduğunu belirledi. Ancak yapılan kontroller sonrasında, maalesef Hazal A.’nın yaşamını yitirdiği tespit edildi. Sağlık ekiplerinin olay yerindeki çalışmaları devam ederken, Şener A. evden çıkarak polis merkezine giderek kendisini yetkililere teslim etti.
Bu olayın geçmişi, Şener A.’nın daha önceki şiddet eylemleriyle de dolu. İddialara göre, yaklaşık altı ay önce, Şener A. eşi Hazal A.’yı bir bıçakla yaralamıştı. Olay sonrasında bir süre cezaevinde kalan Şener A., serbest bırakıldıktan sonra tedavi sürecine girdi. Bu tedavi süreci, hem bireysel sağlığı hem de ailesiyle olan ilişkileri açısından kritik bir öneme sahipti, ancak sürecin nasıl ilerlediği ve hangi tedavi yöntemlerinin uygulandığına dair detaylar henüz netlik kazanmadı.
Olayla ilgili yürütülen soruşturma devam etmekte. Bu süreçte, hem Şener A.’nın geçmişteki sağlık durumu hem de yaşanan olayın arka planı detaylı bir şekilde incelenecek. Olayın süreç içindeki yargılama aşamalarının nasıl şekilleneceği ise merak konusu. Bunun yanı sıra, Nenehatun Mahallesi’nde yaşayan komşular ve mahalleli, bu tür olayların tekrarlanmaması adına alınan önlemler hakkında endişelerini dile getirmekte ve güvenlik önlemlerinin artırılmasını talep etmektedir.
Şener A. ve Hazal A. arasında yaşanan bu trajik olay, toplumda kadınlara yönelik şiddetin ve aile içi çatışmaların ne denli önemli bir sorun olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Ülkemizde, kadın cinayetleri ve aile içi şiddet vakaları oldukça yaygın ve bu tür olayların önlenmesi için kapsamlı yasal düzenlemelere ve toplumsal farkındalığa ihtiyaç duyuluyor. Çeşitli sivil toplum kuruluşları, bu tür vakalara karşı mücadelesini sürdürmekte ve hem devletin hem de bireylerin sorumluluğunu artırmayı amaçlayan projeler geliştirmektedir.
Her ne kadar bu olay şiddetin bir örneği olsa da, toplumda hassas bir şekilde önlemler alınması ve birlikte hareket edilmesi gerektiği gerçeği göz ardı edilmemelidir. Aile içindeki iletişim sorunları ve psikolojik rahatsızlıkların zamanında ele alınarak çözülmesi, ileride yaşanabilecek daha büyük travmaların önüne geçebilir. Eğitim, farkındalık ve sosyal destek, bu noktada atılması gereken önemli adımlardır.
Sonuç olarak, Nenehatun Mahallesi’nde yaşanan bu üzücü olay, tekil bir vaka olmanın ötesine geçerek, toplumdaki genel kadın cinayetleri ve aile içi şiddet sorununa dair daha geniş bir tartışmayı da beraberinde getirmektedir. Kadına yönelik şiddeti önlemek için, sadece yasal düzenlemelerin yapılması yetmez; aynı zamanda toplumun her kesiminde şiddeti reddeden bir zihniyetin yerleşmesi gerekmektedir. Bu tür olayların tekrarlanmaması adına daha bilinçli ve duyarlı bir toplum oluşturmak hedef olmalıdır.
