Son günlerde Ankara Adliyesi’nde yaşanan bir yasak aşk skandalı, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. İddialara göre, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Y.G. ile aynı adliyede görev yapan Cumhuriyet Savcısı H.C. arasında gizli bir ilişki mevcuttu. Bu olay, adalet sistemine olan güvenin sorgulanmasına neden olurken, skandalın detayları da merak konusu oldu.
Olayın gün yüzüne çıkmasına neden olan durum, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Y.G.’nin, Savcı H.C.’nin ikamet ettiği apartmandaki bir akrabayı ziyaret etmesiyle başladı. Ziyaretten sonra, H.C.’nin daveti üzerine savcının evine geçmesi, beklenmedik gelişmelere yol açtı. H.C.’nin boşanma aşamasında olduğu eşi, Hakim N.C., eve geldiğinde olaylar çığırından çıktı.
Hakim N.C., kapıyı çaldığında içeride bir şeyler olduğunu hissetti ve kapıyı ısrarla çalmaya devam etti. Savcı H.C. ise, evin içindeki durumu anlatmadan kapıyı açmak zorunda kaldı. Kapı açıldığında, Hakim N.C. kocası H.C. ile Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Y.G.’yi gördü ve bu durum büyük bir panik yarattı.
Olayın yaşanmasından sonra Y.G., yaşanan krizin ardından balkondan atlayarak kaçmaya çalıştı. Ancak bu girişim felaketle sonuçlandı; Y.G. ciddi şekilde yaralandı ve birçok kemiği kırıldı. Hastaneye kaldırılan Y.G.’nin tedavi sürecinde bir süre yoğun bakımda kalması gerektiği bildirildi, ancak sonunda hayati tehlikeyi atlattı.
SAVCI ŞANLIURFA’YA ATANDI
Bu dramatik olayın ardından, Y.G. ve H.C.’nin yaşadığı yasak aşk, eşinin boşanma sürecinin hızlanmasına yol açtı. İki taraf arasındaki ilişki, yargı camiasında büyük bir infial yarattı. Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), bu skandala ilişkin derhal soruşturma başlattı. HSK’nın bu konuda ne tür adımlar atacağı merakla bekleniyordu.
Ancak yaşananlar bununla da kalmadı. HSK tarafından yayımlanan Güz Kararnamesi ile Savcı H.C., başka bir göreve atanarak Şanlıurfa Cumhuriyet Savcısı olarak görevlendirildi. Bu atama, olayın geniş çapta duyulmasından sonra geniş bir yankı buldu. Halk ve medyada yaşanan gelişmeler, adalet sistemine ve yargı mensuplarının etik değerlerine dair tartışmalara yol açtı.
Kısacası, Ankara Adliyesi’ndeki yasak aşk skandalı, sadece kişisel bir drama olmanın ötesine geçti ve adalet sistemi içindeki sorunları da gözler önüne serdi. Kamuoyunun dikkatini çeken bu olaylar, yasaların uygulanmasında ve yargı pratiklerinde şeffaflık ve güvenilirlik arayışlarını yeniden gündeme taşıdı.
