Ankara’da yaşayan 2 çocuk annesi Ahsen Nur Paşalı (27), 19 Mayıs’ta, çocuklarını habersiz parka götürdüğü gerekçesiyle eşi tarafından darp edilerek burnu kırıldı.
Kentte yaşayan ailesinin yanına sığınan Paşalı, Okan Paşalı’nın (30) yakınlarının ev ve araçlarına zarar vermesi ve çıkarıldığı mahkemece adli kontrol kararı ile serbest bırakılmasının ardından kadın sığınma evine gitti. Hakkındaki çıkan koruma kararı eşi tarafından defalarca ihlal edilen çaresiz kadın bu defa iki çocuğuyla birlikte Zonguldak’ta kadın sığınma evine nakledildi. Oradaki koşulların çocukları ile müsait olmadığını düşünen Paşalı, bu kez çocukları ile birlikte Bartın’ın Amasra ilçesinde yaşayan ablasının yanına sığındı.
İlçe otobüs duraklarındaki tuvaletin işletmesini yapan ablası ile birlikte çalışmaya başlayan Paşalı, önceki gün saat 12.00’de sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşım ile kendisini tehdit eden eşinin kendisini öldürmesinden korktuğunu belirterek, ağlayarak yardım istedi.
Genç kadın, paylaşımından 5 saat sonra iş yerine gelen eşinin pompalı tüfekli saldırısı sonucu ayaklarından yaralandı. Saldırıdan hafif yaralı şekilde kurtulan Paşalı, tedavisinin ardından polis merkezine giderek ifade verdi. Saldırgan eş, polisten kaçmaya çalıştı ancak kovalamaca sonunda polis otosuna çarparak durabildi. Arabayı kullanan arkadaşı U.G. ve Okan Paşalı gözaltına alındı.
İfadesinin ardından yaşadığı dehşeti anlatan Paşalı, “Ablam çocuklarıyla denize gitmişti, ben de dükkandaydım. ‘Çocuklar nerede’ diye bir ses duydum. Kafamı kaldırdım baktım, eşim karşımda. ‘Telefonu bırak çabuk elinden’ dedi. Ben de o anda, hemen KADES’e bastım. Elinde büyük bir tüfek vardı. Onu doğrulttu ve bir el ateş etti. Arkamı dönüp, tuvaletlerin olduğu bölgeye doğru koştum. Yan döndüğümde bir el daha ateş etti” dedi. Silah sesi üzerine gelen kalabalık sayesinde eşinin kaçtığını belirten çaresiz kadın, “Kasıtlı bir şekilde ayaklarıma ateş ettiğini düşünmüyorum. Çünkü direkt bana doğrulttu tüfeği” diye konuştu. Sosyal medya paylaşımını başına gelecekleri tahmin etmesi nedeniyle yaptığını söyleyen Paşalı, “Serbest bırakıldıktan sonra, direkt savcı ile görüştüm. İfade vererek, yakın koruma ve elektronik kelepçe talep ettim. Sürekli tehdit ediyordu. Sesimi duyurmak, olacakları önlemek istedim” diye konuştu.
Ankara’da Ayşe Paşalı’nın, boşandıktan 6 ay sonra 7 Aralık 2010’da şiddet gördüğü eski eşi İstikbal Yetkin tarafından bıçaklanarak öldürülmesi, Türkiye’de aile içi şiddete dair yeni yasal düzenlemeler yapılması ve önleyici tedbirler alınmasında önemli rol oynamıştı. Yetkin tarafından katledilmeden 21 ay önce öldüresiye dövülen ve tecavüze uğrayan Paşalı’nın adliye koridorlarında çekilen yüzü yaralı fotoğrafı da kadına yönelik şiddetin simgesi haline gelmişti.
Dava, 2011 yılında devletin Paşalı’nın yaşam hakkını koruyamadığı gerekçesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) de taşındı. AİHM’de açılan dava, 2020 yılında Türkiye’nin tazminat ödemesiyle sonuçlandı.
Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Ceza Hukukçusu Prof. Ali Kemal Yıldız şunları aktardı: “Burada asıl mesele mağduru koruyabilmemiz. Mağduru koruyacak bir sistem kurulmuyor. Kadını, sanıktan, şüpheliden ya da mahkumdan izole edemiyoruz. Tutuklansa da ne kadar tutuklu kalacak. Bu adam belli kafaya koymuş, kadına zarar veriyor, ailesinin evine, aracına zarar veriyor. Hadi hızlı bir şekilde ceza verelim peki ne kadar cezaevinde kalacak? Bizim infaz sistemimize bakarsak kısa bir süre tutukla kalacak ve sonra yine serbest. Bu ülkede cezaevinden izinli çıkıp, kadın cinayeti işleyenleri biliyoruz. Mağdur odaklı düşünmeliyiz.”