Antalya Kitap Fuarı’nda İlker Başbuğ’un çarpıcı sözleri!

DEM Parti Milletvekili ve Abdullah Öcalan’ın yeğeni Ömer Öcalan, sosyal medya X hesabından yaptığı paylaşımla 23 Ekim’de İmralı’ya gidip Abdullah Öcalan ile görüştüğünü duyurmuştu. Görüşmenin detayları SÖZCÜ TV’de açıklandı.

“10 GÜN GECİKMELİ YAPILMIŞ BİR GÖRÜŞME”

Ayrıntıları aktaran SÖZCÜ TV Muhabiri Altan Sancar, “İki şart var” ifadelerini kullandı. Sancar, konuşmasında şunları belirtti:

* “Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı yetkilileri, görüşmenin tamamını sesli ve görüntülü olarak kayıt altına almışlar. Bunu biliyoruz.

* İki isim arasındaki görüşme, 10 gün gecikmeli yapılmış bir görüşme. Neden olduğuna dair taraflar bilgi paylaşmamayı tercih ediyorlar. Şunu biliyoruz: Adalet Bakanlığı, DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan’ı arıyor ve diyor ki ‘Görüşebilirsiniz’. 

* Bir anda Ömer Öcalan’ın ortadan kaybolması, İmralı’ya gitmesi birtakım farklılıklar yaratabilir. Tam da o aralarda Yıldız ve Şenyaşar ailelerinin aralarındaki barış sağlandı. Ömer Öcalan da o görüşmeler olduğu sırada Şanlıurfa’da. Nihayetinde Şanlıurfa’dan bütün DEM Partililer dönerken kendisi dönmüyor, orada kalıyor bir süre. Önce Ankara’ya, sonra görüşme için gidiyor.

* Tam 1 saat 45 dakikalık bir görüşmeden bahsediyoruz. Üç cümlelik bir görüşme değil. İçeriğinde neler oluyor? MHP lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısı elbette ki orada konuşuluyor. 

“İKİ ŞART VAR”

* Gelelim işin dikkat çeken tarafına. Ne oluyor? İki şart var. Ömer Öcalan’a da iletilen iki şart. Bir, garantör ülke talebi var. Abdullah Öcalan’ın da dile getirdiği garantör ülke şartı söz konusu. Ülke adı yok.

* İkinci nokta yasal güvence. Yasal güvenceden kasıt sanırım şu: Adına ‘çözüm süreci, kardeşlik projesi’ ne dersek diyelim, bunun bir yasal çerçevesi olması gibi bir talepleri söz konusu. Bu talep Ömer Öcalan’a da dile getiriliyor.”

Eşinden bir süre önce ayrılan Ayşe Ç., 2 çocuğu ile annesinin Yalova’daki evinde yaşamaya başladı. Sosyal medyadan tanıştığı A.K. ile sevgili olan Ayşe Ç., ağustos ayında Bursa’ya geldi.

A.K.’nin Osmangazi ilçesi Bağlarbaşı Mahallesi’ndeki evinde yaşamaya başlayan Ayşe Ç., iddiaya göre 24 Eylül’de kıskançlık nedeniyle kendisiyle tartışan sevgilisi tarafından havalı tüfekle sol ayağından vuruldu.

4 gün boyunca eve hapsedilen ve ayağında şiddetli ağrı oluşan kadın, sevgilisi tarafından götürüldüğü hastanede korkusundan dolayı şikayetçi olmayıp, ayağını kapıya vurduğunu söyledi.

Ayak kemiği çatlayan Ayşe Ç.’nin ayağı alçıya alınırken, kadın sevgilisi tarafından geri götürüldüğü evde yaklaşık 1 ay alıkonuldu

. Ayşe Ç. daha sonra A.K.’nin nöbetçi olarak bıraktığı arkadaşının uyumasını fırsat bilip, evden kaçarak Yalova’ya geri döndü. Ayşe Ç’nin tehdit ve alıkonulma nedeniyle şikayette bulunduğu A.K., ifadesinin ardından serbest bırakılırken, hakkında uzaklaştırma kararı verildi.

‘BU DEFA AYAĞIMA İSABET ETTİ’

Ayşe Ç., olay günü A.K. ile tartıştıklarını belirterek, “Banyoya girdim. 1-2 dakika sonra banyoya elinde tüfekle geldi. Tüfeği bana doğrulttu. ‘Beni vurmayacaksın herhalde’ dedim. Gözlerimin içine bakıyordu. Ben de o sırada kafamı çevirdim. Banyo dar olduğu için kaçacak bir alanım da yoktu. Kapının önünde duruyordu. Daha sonra 1 el ateş etti. O da ayağımın dibine geldi. Sonra banyodan çıktı. Yere baktığımda saçma, yerde duruyordu. O sırada geri geldi. ‘Ne yapıyorsun sen’ demem ile tekrar ateş etti. Bu defa ayağıma isabet etti. Birden yere çömeldim. ‘Beni aldatırsan sonu ölüm olur’ diye konuşmaya başladı. Banyoda yere yığıldım. Biraz sonra gelip, sürükleyerek odaya götürdü. Daha sonra eline demir sopa alıp, geldi. Demir sopayla bana vurmaya başladı. Sonra salona gitti, sakinleşti, uyuyakalmışım” dedi.

‘SAÇMANIN AYAĞIMIN İÇİNDE KALDIĞINI GÖRDÜM’

A.K.’nin olaydan 4 gün sonra kendisini doktora götürdüğünü söyleyen Ayşe Ç., “O kadar çok baskı yaptı ki hastanede bile şikayetçi olamadım. Doktorun yanındayken bile gözlerimle temas kuruyordu. Korkmuştum. Zaten doktora da ayağımı kapıya vurduğumu söyledim. Ayak kemiğim çatlamış, alçıya bu yüzden aldılar. Eve geldiğimde e-Nabız uygulamasından röntgenime baktığımda, saçmanın ayağımın içinde kaldığını gördüm; ama beni bir daha hastaneye götürmedi” diye konuştu.

‘EVE GETİRDİĞİ KIZ, KAÇMAMA YARDIMCI OLDU’

Yalova’ya döndükten sonra, 19 Ekim’de sol kemiğine isabet eden saçmanın ameliyat ile çıkarıldığını söyleyen Ayşe Ç., “Evden kaçabilmem için bir imkan yoktu. A.K., en son gün, evden gitmeden önce beni darbetti. Saçlarımdan tutarak, yerde ayakkabılarıyla tekmeledi. Sonra evden gitti. Ardından başıma diktiği adam uyuyakaldı. Bana yardımcı olması için eve getirdiği kız, kaçmama yardımcı oldu. Valizime kıyafetlerimi topladım. Evden kaçtım” dedi.

‘1 AY AYAĞIMDA SAÇMAYLA GEZDİM’

A.K.’nin kendisini tehdit ettiğini Ayşe Ç. “Uzaklaştırma kararı aldırdım. Buna rağmen bana tehdit mesajları atıyor. Benim can güvenliğim yok. Ölmek istemiyorum. Bir kadın cinayetine kurban gitmek istemiyorum. Bu konuyla ilgili gerekenin yapılmasını bekliyorum. Taşınıp gitsem de bu şahıs peşimizi bırakmayacak. Yolda yürürken bile, bakkala çıktığımda bile korkarak çıkıyorum. Biri yanımdan geçtiğinde korkuyorum. 1 ay ayağımda saçmayla gezdim. Ailemin yanına geldiğimde korkudan söyleyemedim. Arkadaşıma konuyu anlattığımda, o beni hastaneye götürdü. Daha yeni ameliyat oldum. Saçmayı çıkarttılar, şu an dikişli ayağım. Bu insan, bende kalıcı bir hasar bıraktı” diye konuştu.

Binicilik eğitmeni Semanur Arslan, 20 Ekim akşamı Çankaya ilçesi, Konutkent Mahallesi’nde arkadaşları Ferhat D. (43) ile Ezgi Ö.’nün (31) bulunduğu gökdelendeki eve gitti. Semanur, iddiaya göre, bir süre sonra 43’üncü kattaki dairenin penceresinden zemine düşerek hayatını kaybetti.

Olayla ilgili gözaltına alınan ev sahibi Ferhat D. ile Ezgi Ö., ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. Ferhat D. ifadesinde, Semanur Arslan’ı tanımadığını, olay sırasında başka odada olduklarını ve dışarı çıktıklarında onu göremediklerini ileri sürdü. Ezgi Ö. ise Arslan’ın, erkek arkadaşı ile problemleri olduğunu ve sürekli ağladığını iddia etti.

“ARKADAŞINA TEHDİT EDİLDİĞİNİ SÖYLÜYOR”

Semanur Arslan’ın ölümüyle ilgili soruşturmada cep telefonu incelemeye alındı. Semanur Arslan’ın, cep telefonu incelemesine ilişkin raporun yanı sıra otopsi raporu ve toksikoloji raporunda da ölümüyle ilgili deliller elde edilmesi bekleniyor. Ailenin avukatı Can Lafçı, Semanur’un olay günü gökdelene kendisinin gittiğini söyleyerek şunları belirtti:

* “Bize göre bu olay basit bir kaza ya da intihar değil. Kesinlikle cinayet olduğunu düşünüyoruz. Tabii şu anda elimizde somut bir delil yok; ama çevresiyle, kardeşiyle ve arkadaşlarıyla olan görüşmelerde karakterine dönük birtakım araştırmalar yaptık. Kesinlikle intihar edecek bir insan değil. Ölüm anından bir süre önce taksi araması yaptığı yönünde bir bilgi var. Semanur’un telefonu henüz çözülebilmiş değil. Emniyet tarafından telefonu çözüldüğünde muhtemelen bu telefon görüşmeleri de ortaya çıkacak. Eğer böyle bir durum tespit edilirse, intihar edecek bir kişinin taksi çağırmayacağı malumunuz. 

* En önemlisi de ölümünden bir süre önce kardeşine takip edildiğini, korktuğunu ve tehdit edildiğini söyleyerek bazı insanların ismini veriyor. Şu anda soruşturma gizli olduğu için o insanların ismini açıklayamıyoruz; ama savcılık tarafından takip ediliyor. Aynı şekilde çok yakın bir arkadaşına da tehdit edildiğini söylüyor. Hatta dışarıda dolaşırken kapüşonunu takıyor tanınmamak için. Bu şekilde takip edilme korkusu olan bir kadının intihar etmiş olması çok düşük olasılık. Muhtemelen yaşadığı bu tehditten, takipten kaynaklı bir cinayet durumu söz konusu. Bunu ortaya çıkarmak için hem biz hem de emniyet güçleri elinden geleni yapıyor.”

“NEŞELİ, HAYAT DOLU BİRİSİ”

Semanur’un çevresiyle ve binicilik eğitimi verdiği öğrencileriyle görüşme yaptığını anlatan avukat Lafçı, sözlerine şöyle devam etti:

* “Mesleki tecrübelerimden yola çıkarak Semanur’un cinayete kurban gittiği sonucuna varıyorum; çünkü intihar edecek bir insanın psikolojisine sahip birisi değil. Gayet neşeli, hayat dolu, atları çok seven, hayvanları çok seven ve mesleğinde de eğitim verdiği öğrencilerle arası çok iyi olan, diğer arkadaşları ile arası çok iyi olan neşeli bir insan profili var. Hatta kısa süre önce de arkadaşlarıyla görüşmelerinde çok neşeli bir insan olduğu yönünde dönüşler aldık. İntihar edecek, hayatından bıkmış insanlar genelde böyle planlar yapmazlar. Daha farklı bir profil çıkar karşımıza. Burada Semanur’un böyle bir durumu yok. Kesinlikle yaşamaya devam edecek ve geleceğe dair planları olan bir insan görüntüsünde. Böyle bir insanın intihar etmesi beklenmez.”

Lafçı, soruşturmanın sürdüğünü söyleyerek, “Soruşturma şu anda çok yeni. Mevcut deliller toplanmış, ifadeler alınmış; fakat Semanur’un otopsi raporu ve toksikoloji raporu gelmiş değil. Telefonu da henüz açılabilmiş değil. Bu telefon incelemeleri de yapıldığında daha net deliller ortaya çıkacaktır. Umarım delillere ulaşılır ve Semanur’un başına ne geldiğini hep birlikte görürüz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 6 Şubat depremlerinden etkilenen 11 ilde, TOKİ’ye yaptırılan ve tamamlanan 29 bin 311 afet konutunun anahtar teslimi töreni Hatay’ın Antakya ilçesi Gülderen Konutları’nda yapıldı.

Anahtar teslim töreni sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremde evleri yıkılan İpek ailesini yeni yuvasında ziyaret etti. Ailenin 3 çocuğuna hediye getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürpriz ziyareti aileye büyük mutluluk yaşattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın evlerini ziyaret ettiğini söyleyen Ahmet İpek, “Bugünkü misafirimiz Cumhurbaşkanımız oldu. Evimize gelip, bizi ziyaret ettiler. Çok heyecanlandım, çok mutlu oldum. Verdikleri ev çok güzel, her şey son sistem” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı evinde misafir eden Ceylan İpek, “Baya heyecanlandık. Cumhurbaşkanımız hiç beklemediğimiz anda geldi. Kapıda görünce bir anda şok oldum, bir daha dönüp baktım. Allah razı olsun çok güzel ilgilendiler, sohbet ettik. Çok memnunuz, evin her şeyini eksiksiz bir şekilde yapmışlar. Çok güzel, çok beğendik ve her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüşler” dedi.

Bulgaristan’da yarın gerçekleştirilecek erken genel seçim için Edirne’deki sınır kapılarını kullanarak komşu ülkeye oy kullanmak üzere gitmek isteyen çifte vatandaşlar, Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo Sınır Kapısı’nda saatlerce bekletildiklerini, işlemlerinin yavaşlatılıp, mağduriyet yaşadıklarını iddia etti.

ÜÇ YILDA YEDİ SEÇİM 

Bulgaristan’da yaşayan 6,3 milyon kayıtlı seçmen, yarın gerçekleştirilecek erken genel seçim ile 240 üyeli 51’inci meclisin yeni milletvekillerini belirleyecek. Ülkede 3 yıldır süren siyasi iktidarsızlık nedeniyle 7’nci kez erken seçime gidilirken, Türkiye’de yaşayan çifte vatandaşlar da oy kullanmaya hazırlanıyor. Türkiye genelinde kurulacak 168 sandıkta oy kullanma hakkına sahip çifte vatandaşlar, Bulgaristan’a giderek de seçime katılabilecek.

Edirne’den Bulgaristan’a açılan Kapıkule Sınır Kapısı’nı kullanarak komşu ülkeye geçmek isteyen bazı çifte vatandaşlar ise Bulgaristan’ın Kapitan Andreevo Sınır Kapısı’nda saatlerce bekletildiklerini iddia etti. Çifte vatandaşlar, Bulgar gümrüğüne geldiklerinde otobüslerinin durdurulmalarının ardından kontrolleri yapıldı.

Gümrükte otobüslerin X-Ray cihazından da geçirildiği belirtilirken, sürücülerine ise 400 Leva para cezası kesildiği iddia edildi. Çifte vatandaşlar, Bulgar gümrüğünde işlemlerin yavaşlatıldığından şikayet edip, mağduriyet yaşadıklarını söyledi.

Kaza, akşam saatlerinde Kırıkkale- Samsun yolu Büyükyağlı köyü yakınında meydana geldi. Çorum yönüne ilerleyen Duran D. yönetimindeki 19 BF 160 plakalı otomobil, sürücüsünün direksiyon kontrolünü yitirmesi sonucu refüje çarparak takla attı. İhbar üzerine kaza yerine sağlık, polis ve jandarma ekipleri sevk edildi.

Otomobilde bulunan Songül Kartal’ın hayatını kaybettiği belirlenirken, yaralanan eşi Yunus Kartal, oğlu Umut Kartal ile sürücü Duran D. ve Songül D. ise sağlık görevlilerince yapılan ilk müdahale sonrası çevre hastanelere kaldırıldı. Yaralılardan durumu ağır olan Umut Kartal da kaldırıldığı hastanede doktorların tüm müdahalesine rağmen kurtarılamadı.

Diğer yaralıların tedavileri devam ederken, kazayla ilgili başlatılan soruşturma sürdürülüyor.