“`html
Atatürk’ün mirası olan ve vatandaşlara hediye ettiği Atatürk Orman Çiftliği, uzun yıllar boyunca ürettiği ürünlerle tanınmış bir marka olmuştur. Ancak son zamanlarda yapılan bir araştırma, bu ürünlerin aslında AOÇ tarafından üretilmediğini ortaya koydu. Özellikle peynir, süt, tereyağı ve dondurma gibi temel gıda maddeleri, özel firmalar tarafından üretilip, ürün ambalajlarının üzerine “AOÇ” logosu konularak satışa sunulmaktadır.
CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, SÖZCÜ gazetesine verdiği demeçte, “AOÇ, taşeron fason üretim yaptırıyor, ardından bu ürünlerin üzerine kendi etiketini koyuyor. Ben de güvenip AOÇ ürünü diye alıyordum ama öğrendim ki bir çok gıda özel bir pasta, lojistik ve tekstil firması tarafından üretiliyormuş. 277 çalışanı bulunan AOÇ’nin gerçek üretim yapılan ürünleri giderek azalıyor” açıklamasında bulundu. Bu durum, tüketicilerin güvenini zedeleme potansiyeline sahiptir.
Atatürk Orman Çiftliği markasıyla satılan bazı ürünlerin sadece isim benzerliği taşıdığı ve gerçek üretim sürecinin dışında olduğu açıkça belirlendi. Bu durum, aslında tüketicilerin neyi satın aldıkları konusunda yanıltılmalarına neden olmaktadır. Ürünler, AOÇ logosuyla satılsa da, gerçekte farklı işletmelerde üretilmektedir.
AOÇ Genel Müdürü Yener Yıldırım ise bu konuda bir savunma yaparak, “Kapasite yetersizliği nedeniyle ürettiğimiz ürünlerin miktarı azaldı. Ancak kalite ve güvenden ödün vermeden markalaşma stratejisi geliştirdik. Üretim süreçlerinin kontrol ve denetimi AOÇ tarafından yapılmaktadır. Fason üretim değil, kendi gıda mühendislerimiz ve ustalarımızın denetiminde gerçekleşiyor. ‘Al sen üret’ şeklinde bir uygulama söz konusu değildir. Dünyada tanınmış markalar da üretim yapacakları yerleri kârlı olduğunda seçiyor ve o bölgelerde üretim yapıyorlar,” dedi.
Bu açıklamalar, AOÇ’nin üretim süreçlerinin belirli bir kontrol mekanizması altında sürdürüldüğünü savunsa da, tüketicinin içindeki şüpheleri ortadan kaldırmakta yetersiz kalmaktadır. Zira, AOÇ adı altında satılan ürünlerin çoğunun kendi tesislerinde üretilmediği gerçeği, markanın itibarı üzerinde kalıcı etkiler bırakabilir. Tüketiciler, AOÇ ürünü alırken neye güvenmeleri gerektiğini sorgulamakta ve bu durum, genel güven kaybına neden olmaktadır.
Bu mesele, sadece AOÇ ile sınırlı kalmamakla birlikte, gıda sektöründe marka güveninin ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Tüketicilerin markalara olan güvenleri, ürünlerin kalitesi ve şeffaflığıyla yakından ilişkilidir. Eğer bir markanın lisanı güven vermiyorsa, bu durum tüketicilerin tercihlerini doğrudan etkileyebilir ve sona erdirmek zorunda bırakabilir.
“`