Dünya genelinde işçiler 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutlarken Türkiye’de asgari ücret alan işçilerin nisan ayından itibaren açlık sınırının altına düşmesi gündemde. Türk-İş’in verilerine göre, 4 kişilik bir ailenin sağlıklı beslenebilmesi için gıda harcaması tutarı olan açlık sınırı nisan ayında 17.725 TL olarak hesaplandı. Bu durum asgari ücret ile açlık sınırı arasındaki makasın giderek açılabileceğini gösteriyor.
Asgari ücret, işçilerin temel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde belirlenir ancak şu anki seviyesi ile işçilerin ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyin oldukça altında olduğu görülüyor. Türk-İş’in nisan ayı verilerine göre asgari ücretle geçinen işçiler, yılın 9 ayında açlık sınırının altında bir ücretle çalışmış olacaklar.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, temmuz ayında asgari ücrete zam yapılmayacağını açıklamıştı. Merkez Bankası ise geçtiğimiz hafta hükümete asgari ücrete zam yapılması konusunda önerilerde bulunmuş ve bu konuda ısrarcı olmuştu. Asgari ücretin yılda bir kez güncellenmesinin önemine vurgu yapılarak dezenflasyon hedeflerinin tutturulması gerektiği belirtilmişti.
Son iki yılda asgari ücrete ara zam yapıldığını görmekteyiz. 2022 yılında başlayan ara zam uygulamasıyla asgari ücret, ocak ve temmuz aylarında artırılmıştı. 2023 yılında da benzer bir uygulama yapılarak asgari ücret yükseltilmişti. Ancak 2024 yılında asgari ücretin nisan ayı itibariyle açlık sınırının altında kalması endişe verici bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye’de işçilerin bütçelerini dengelemekte zorlandığı ve temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığı bir süreçte asgari ücrete yapılan zamların ne şekilde ilerleyeceği önemli bir konu olarak karşımızda durmaktadır. İşçilerin yaşam standartlarını artırmak ve adil bir ekonomik düzen sağlamak için asgari ücretin belirlenmesi ve yükseltilmesi konusunda adımlar atılması gerekmektedir. Aksi halde, işçilerin yaşam şartlarının daha da zorlaşabileceği endişesi taşınmaktadır.