İyison, Asya kaplan sivrisineğine karşı uzun vadeli ve çevre dostu bir çözüm geliştirmek için çalışmalar yürütüyor. Bu türün Türkiye’deki popülasyonu ve özelliklerine ilişkin yaptığı değerlendirmelerde, sivrisineğin giysilerin üzerinden ısırabildiğini, birçok hastalığı taşıyabildiğini ancak henüz Türkiye’de bir vakaya rastlanmadığını belirtti. İklim değişikliğinin bu türün gelişimini hızlandırdığını ve sayılarını artırdığını söyledi.
Asya kaplan sivrisineğinin Türkiye’ye Güney Amerika’dan gemiler vasıtasıyla geldiğini ve ilk olarak 2011’de Trakya’da görüldüğünü belirten İyison, bu türün invaziv olduğunu ve hızla çoğaldığını ifade etti. Sivrisineğin insanlara zarar verebilecek kadar agresif bir tür olduğunu ve bu nedenle önlem alınması gerektiğini vurguladı.
Sivrisineğin ısırdığı kişilerde alerjik reaksiyonlara yol açabileceğini ve kasılmaya, kızarıklığa neden olabileceğini belirten İyison, bu durumlarda hemen doktora başvurulması gerektiğini söyledi. Ayrıca, sivrisineğin yumurtalarını sulara bıraktığını ve su birikintilerinde çoğaldığını belirtti. Su birikintilerinin ortadan kaldırılmasının hastalıkların yayılmasını önleyebileceğini ifade etti.
İyison, İstanbul’da sivrisineğin yaygın olduğunu ve belediyelerin ilaçlamalarını artırması gerektiğini, vatandaşların da su birikintilerine dikkat etmeleri gerektiğini söyledi. Sivrisineklere karşı geliştirilen ilaçlara direnç geliştirmemek için çalışmalar yaptıklarını ve daha etkili yöntemler geliştirmeyi hedeflediklerini belirtti.
Sonuç olarak, Asya kaplan sivrisineği Türkiye’de önemli bir sağlık sorunu haline gelmiş durumda ve bu türün yayılmasını engellemek için hem bireylerin hem de kurumların önlem alması gerekiyor. İyison ve ekibinin yaptığı çalışmalar, bu konuda farkındalık yaratmayı ve etkili çözümler üretmeyi amaçlıyor.
