Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 86. yıldönümü olan 10 Kasım’da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Kabine, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi yerine tarihi Çankaya Köşkü’nde toplanma kararı aldı. Bu önemli gün, Atatürk’e olan saygının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
9 Yıldan Sonra İlk Toplantı
Erdoğan liderliğindeki Kabine, 2014 yılında başbakanlık makamının kapatılmasının ardından ilk defa Çankaya Köşkü’nde bir araya gelecek. Çankaya Köşkü, 2015 yılından bu yana bakanlar kuruluna ev sahipliği yapmamıştı. Erdoğan, en son 5 Haziran 2023’te, yeni kabine üyeleriyle ilgili bir duyuruyu Çankaya Köşkü’nde gerçekleştirdiği basın toplantısında yapmıştı. Bu durum, Çankaya Köşkü’nün siyasi tarihteki yerine bir kez daha dikkat çekiyor.
CHP Genel Başkanı’nın Çağrısına Cevap Yoktu
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri dolayısıyla Çankaya Köşkü’nde bir resepsiyon düzenlenmesi çağrısında bulunmuştu. Ancak bu çağrı, hükümet tarafından dikkate alınmadı. Özel, bağlamında Saray’da gerçekleştirilen bu yılki Cumhuriyet resepsiyonuna katılmama kararı alarak, hükümetin bu konudaki tutumuna bir tepki gösterdi. Bu, muhalefet ve iktidar arasında süregelen çatışmanın bir yansıması olarak yorumlanıyor.
Bütün bu olayların ışığında, 10 Kasım’da gerçekleşecek olan toplantı, Çankaya Köşkü’nün siyasi ve sembolik değerini yeniden öne çıkaracak. Özellikle Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk’e saygı duruşu niteliğindeki bu iki tarihin bir arada yaşanması, kamuoyunun ve siyasetin dikkatini çekiyor. Hükümetin ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bu toplantıyı geleneksel bir uygulama olarak algılayarak tarihi bir adım attığı söylenebilir.
Toplantının sonucunda alınacak kararlar ve verilecek mesajlar, yalnızca Atatürk’ün anısına değil, aynı zamanda Türkiye’nin güncel siyaset ve toplum yapısına da bir yön verebilir. Kabine’nin Çankaya Köşkü’nde bir araya gelmesi, bu bağlamda önemli bir ulusal birlik ve beraberlik mesajı taşıyor.
Bir bütün olarak değerlendirildiğinde, bu toplantı siyasi tarihe yeni bir not düşerken, halk arasında da farklı görüşlerin ardından gündem oluşturabilir. Özellikle muhalefetin ve kamuoyunun bu konuya dair görüşleri, ilerleyen süreçte siyasal dinamiklerin değişmesine yol açabilir. Bu nedenle 10 Kasım, yalnızca bir anma günü olmanın ötesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi geleceği açısından da bir kilometre taşı olabilecektir.