İstanbul’un Avcılar ilçesinde, madde bağımlısı oldukları iddia edilen bir çiftin 25 gün önce doğmuş bir bebeği, metruk bir binada bitkin halde bulundu. Olay, Denizköşkler Mahallesi’ndeki boş bir yapıda meydana geldi. Polis ekipleri, yapılan bir ihbar sonrasında adrese gelerek durumu kontrol etti. İçeride, yabancı uyruklu olduğu belirlenen Bahar K. ve Çetin G. isimli bir çiftin evlilik dışı ilişkiden dünyaya gelen bebekleriyle birlikte çöplerin arasında yaşadığı tespit edildi. Sağlık ekiplerinin hemen müdahale etmesiyle bebek hastaneye kaldırıldı ve koruma altına alındı. Çift ise gözaltına alındı ve ardından sevk edildikleri nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Olayla ilgili olarak, metruk binanın yakınındaki bir iş yerinde çalışan İlhan Günay, konuyla ilgili şunları aktardı: “İki gün önce zabıta geldi. Bina kentsel dönüşüm kapsamına alındığı için yıkılması gerekiyordu zannettik. İçeride pek çok kişinin olduğu, anne ve bebeğin bulunduğu söylentilerini duydum. Aslında zabıta değil, ambulans geldi ve bebeği götürdü. Durumu hakkında daha fazla bilgim yok ama yabancı uyruklu oldukları söyleniyor.” Bu ifadeler, olayın ciddiyetini ve çevredeki farkındalığı ortaya koymaktadır.
‘AMBULANS GELDİ BEBEĞİ GÖTÜRDÜ’
İstanbul Avcılar’daki bu trajik olay, toplumu derinden etkiledi. Yalnızca bir bebeğin sağlığının tehlikeye atılması değil, aynı zamanda aile yapısının yaşadığı yıkım ve bağımlılığın neden olduğu bu tür olaylar, daha geniş bir sosyal sorun olarak gündeme geldi. Madde bağımlılığı, yalnızca bireylerin değil, aynı zamanda onların yakın çevreleri ve toplumun tüm kesimleri üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır.
Bu durum, kentsel dönüşüm gibi gelişmelerin sosyal etkilerini anlamamız açısından da önemli bir örnek teşkil ediyor. Boşaltılan binalarda yaşayan insanların durumu, tüm toplum için bir uyarı niteliğindedir. Metruk binalarda bulunan insanların ve özellikle de küçük çocukların yaşadığı tehlikeler, kentsel dönüşüm projelerinin planlanmasında dikkate alınması gereken önemli bir husus olmalıdır. Olay, kamu görevlilerinin sorumluluklarını yerine getirirken sosyal hizmetlerin de ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor.
Son olarak, bu tür vakaların önlenmesi için toplumun bilinçlendirilmesi, bağımlılıkla mücadele ve rehabilitasyon merkezlerinin güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu tür olayların tekrar yaşanmaması için sadece yasal önlemler değil, aynı zamanda sosyal politikaların da gözden geçirilmesi şarttır. Unutulmamalıdır ki, geleceğimiz olan çocuklarımız, böyle bir ortamda yetişmemelidir.