MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türk siyasi çevresinde etkin olan her siyasi partinin, esas kaynağının Türk milleti olduğunu ve aidiyetinin ise Türkiye olduğunun altını çizdi. Bahçeli, her siyasi partinin Türkiye partisi olma zorunluluğu taşıdığını vurguladı. Bu kapsamda, “Her parti ‘Türkiye partisi’ olmak mecburiyetindedir” ifadesini kullandı. Bahçeli, Türk milletinin güvenliğini sağlamak adına yalnızca yerel dağlardaki terörist faaliyetlerin değil, aynı zamanda şehirlerdeki vandalizm anlayışının sona ermesinin de şart olduğunu belirtti.
Bahçeli, Türkgün Gazetesi’ne yaptığı açıklamaların üçüncü gününde, terörsüz Türkiye hedefinin gerçekleştirilmesi açısından gerek millet, gerekse sosyal ve siyasi titizlikle önemli adımlar atıldığını ifade etti. Türkiye’nin, bu süreçte önemli bir eşik aşma çabası içerisinde bulunduğunun da altını çizdi. Bahçeli, bu süreçte tercihler arasında “ya terör ya demokrasi, ya silah ya siyaset” gibi ikilemlerin ortaya çıkacağını belirtti. Bu doğrultuda, silahsız ve terörsüz Türkiye’de siyasi partilerin ve siyasetin ne şekilde olması gerektiğinin de tartışılması gerektiğini ifade etti.
Bahçeli, Türkiye partisinin oluşumunun Siyasi Partiler Kanunu çerçevesinde hukuken mümkün olduğunu, ancak “Türkiye Partisi” kavramının derin anlamının, Türkiye Cumhuriyeti’ne, ortak tarih ve kültüre, ortak yaşam iradesine yönelik bir bağlılık olduğunu söyledi. Bu bağlamda, Bahçeli, tüm partilerin ilk olarak şiddetten arınması, her türlü silahlı örgütle ilişkilerini tamamen kesmesi ve demokratik bir meşruiyet çerçevesinde siyaset yapması gerektiğini vurguladı.
Bahçeli’nin ifade ettiği üzere, Türkiye partisinden beklenen bir dizi ilke şunlardır: Türk devletinin kuruluş ilkelerine ve Cumhuriyetin temel niteliklerine bağlılık, bölücü ve ayrıştırıcı bir dil kullanmaktan kaçınmak, anayasal düzene ve hukuk normlarına uygun bir söylem geliştirmek, PKK, FETÖ ve DEAŞ gibi terör örgütlerini meşrulaştırmamak, kimlik siyasetine odaklanmak yerine kapsayıcı bir Türk vatandaşlığı anlayışını benimsemek, parti programları içerisinde İstiklal Marşı’nı okumak, Türk bayrağı asma gibi ritüelleri yerine getirmek, kurucu değerlere ve Mustafa Kemal Atatürk’e sahip çıkmak, şehitlerine ağlamak ve milli maç galibiyetlerine sevinmek gibi davranışları sergilemek. Ayrıca, milli sınırlar içinde tek millet, tek devlet, tek vatan ve tek bayrak anlayışına bağlılık da bu bağlamda önem kazanmaktadır. Anayasanın ilk üç maddesinde yer alan kurucu ilkelere sadık kalma gerekliliği de bu sürecin önemli bir parçasıdır.
Bahçeli’nin vurguladığı gibi, Türk siyasetinde faaliyet gösteren her parti, Türk milletine hizmet etmek ve onun demokratik iradesine saygı göstermek adına Türkiye partisi olma yükümlülüğündedir. Her partinin kendi kimliğini oluştururken, bu sorumluluğu da göz önünde bulundurması gerektiğini belirten Bahçeli, siyasetin Türkiye’nin birlik ve beraberliğine katkı sağlaması gerektiğini ifade etti. Siyasi partilerin, milletin menfaatlerini gözeterek hareket etmesi, toplumsal barışın sağlanması açısından hayati bir önem taşımaktadır.
Bahçeli, Türkiye’nin terörle mücadele sürecinde elde edilen başarıların pekiştirilmesi ve bunun yanında toplumsal huzurun sağlanması için tüm siyasi aktörlerin üzerine düşeni yapması gerektiğini vurguladı. Gerek güvenlik politikaları gerekse sosyo-kültürel hassasiyetler, Türk siyasetinin gelişiminde belirleyici faktörlerden biri olmalıdır. Bu süreçte, siyasi partilerin birbirleriyle işbirliği yaparak, halkın güvenliğini sağlaması ve ortak bir gelecek vizyonu oluşturması büyük bir elzem haline gelmiştir.
Sonuç olarak, Devlet Bahçeli’nin açıklamaları, Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti’ne olan bağlılığın her siyasi parti için temel bir ilke olduğunu açıkça