İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli‘nin sağlık durumuna ilişkin yayımlanan ve Can Ataklı isimli gazeteci tarafından gerçekleştirilen açıklamalara yönelik bir soruşturma başlatmıştır. Bu olay, 25 Mart 2025 tarihinde, Ataklı’nın Youtube kanalında ve çeşitli sosyal medya platformlarında, “Devlet Bahçeli entübe edildi” şeklinde yaptığı paylaşımla gündeme gelmiştir.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Can Ataklı’nın bu iddiasını inceleyerek bir açıklama yapmıştır. Açıklamada, “Cumhuriyet Başsavcılığımızca 25.03.2025 tarihinde sosyal medya hesabından MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli hakkında entübe edildiği yönünde paylaşım yapan ve paylaşımı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi tarafından manipüle nitelikli haber olarak tanımlanan Can Ataklı hakkında Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma suçundan re’sen soruşturma başlatılmıştır.” ifadelerine yer verilmiştir. Bu durum, Türkiye’deki medya etiği ve sosyal medya paylaşımlarının sorumluluğu açısından önemli bir tartışma yaratmıştır.
Bahçeli’nin sağlık durumu, siyasetteki etkisi nedeniyle kamuoyunun önemli bir gündem maddesi olmuştur. MHP liderinin sağlığı hakkındaki spekülasyonlar, özellikle siyasi kimliklerin çatıştığı dönemlerde büyük yankı uyandırabilmektedir. Can Ataklı’nın açıklamaları, bu bağlamda sosyal medya üzerinden yayılan haberlerin alenileşmesi ve kamuoyunu yanıltma potansiyeli taşıdığı gerekçesiyle ciddiyetle ele alınmıştır.
Gazetecilik, halkı bilgilendirme ve kamuoyunu oluşturma görevini üstlenirken, doğruluk ve güvenilirlik ilkeleri çerçevesinde hareket etmesi beklenmektedir. Ancak, sosyal medya platformları bu tür bilgilerin hızlı ve kontrolsüz bir şekilde yayılmasına olanak tanımaktadır. Can Ataklı’nın yaptığı paylaşım, bu açıdan değerlendirildiğinde, hem bireysel sorumluluk hem de toplumsal etki açısından kritik bir örnek teşkil etmektedir.
Bu olay, Türkiye’deki haber verme özgürlüğü ile haberin doğruluğu arasında bir denge kurulması gerektiğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Gazetecilerin, paylaştıkları bilgilerin doğruluğunu teyit etme sorumluluğu bulunmakta olup, yanıltıcı bilgi yaymanın da hukuken sonuçları olabilmektedir. Bu bağlamda, atılan adımlar, medyanın halkla ilişkileri ve bilgi akışındaki rolü üzerine önemli bir tartışma başlatmıştır.
Can Ataklı’nın durumu, aynı zamanda medya çalışanlarının karşılaştığı riskler ve sıkıntılara da dikkat çekmektedir. Siyasi figürlere yönelik yorumlar ve açıklamalar yaparken, çekinmeden ifade edilen düşünceler zaman zaman hukuki sorunlara yol açabilmektedir. Dolayısıyla, gazeteciler için belirsiz ve tartışmalı konularda dikkatli olmak ve kamuoyu ile şeffaf bir iletişim kurmak hayati önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Can Ataklı hakkında başlattığı bu soruşturma, basın özgürlüğü, bilgilendirme hakkı ve kamuoyunu yanıltma konularında önemli bir gelişmeyi yansıtmaktadır. Gazetecilik mesleği, üzerinde titizlikle durulması gereken bir sorumluluğun yüklenilmesini gerektirmekte ve halk için doğru bilgi akışının sağlanmasında kritik bir rol oynamaktadır.
