Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, ABD’nin Massachusetts eyaletinde doktora eğitimi gören Türk öğrenci Rümeysa Öztürk’ün gözaltına alınması üzerine, Öztürk’ün babası Levent Öztürk ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Gözaltı olayı, 25 Mart akşamı, Rümeysa Öztürk’ün iftar yemeğine gitmek üzere evinden çıktığı sırada, sivil Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) görevlileri tarafından gerçekleşti. Bu durum, ilgili çevrelerde büyük bir tepki ve üzüntü yarattı.
Bakan Göktaş, bu görüşmesinde Rümeysa Öztürk’ün gözaltı sebeplerinden biri olarak, genç öğrencinin Filistin’deki soykırıma karşı sesini yükseltmesini gösterdi. Göktaş, Öztürk’ün eğitim hakkı ve özgürlüğünün keyfi olarak kısıtlanmasının kesinlikle kabul edilemez olduğunu vurguladı. Bu açıklamasıyla, Türkiye’nin konuya olan duyarlılığını ve uluslararası insan hakları standartlarının önemini bir kez daha ortaya koymuş oldu.
Görüşmenin ardından, Bakan Göktaş’ın Türkiye olarak bu konuyu yakından takip edeceğini ve gerekli adımları atacaklarını ifade ettiği belirtildi. Baba Levent Öztürk ise Bakan Göktaş ile yaptığı görüşmeden duyduğu memnuniyeti ifade ederek, durumun ciddiyetine dikkat çekti. Gözaltı olayının, akademik özgürlükler ve insan hakları açısından büyük bir endişe kaynağı olduğunu dile getirdi.
Rümeysa Öztürk’ün gözaltına alınması, sadece aile bireylerini değil, Türk topluluğu ve insan hakları savunucularını da oldukça rahatsız etti. Eğitim alanında öğrencilerin fikirlerini ifade etme özgürlüğü, sıklıkla tartışmalara neden olmuştur. Öztürk gibi akademik camiada ses getiren kişilerin gözaltına alınması, eğitim ve düşünce özgürlüğüne yönelik tehditler arasında değerlendirildi.
Bu olay, Türkiye – ABD ilişkileri bağlamında da önemli bir tartışma konusu olmuştur. Türk yetkililerinin, özellikle akademik özgürlüklerin ihlali konusunda duyarlılık göstermeleri, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilere dair önemli mesajlar taşımaktadır. Her ne kadar iki ülke farklı kültür ve siyasi sistemlere sahip olsa da, ortak değerler etrafında buluşmanın yolları aranmaktadır.
Rümeysa Öztürk’ün yaşadığı bu olay, aynı zamanda uluslararası platformlarda da geniş yankı bulmuştur. Birçok insan hakları örgütü, Öztürk’ün derhal serbest bırakılması ve gözaltına alınma sebebinin yeniden değerlendirilmesi gerektiği yönünde çağrılarda bulunmuştur. Bu konuda yapılan açıklamalar, dünyanın dört bir yanındaki akademisyenleri ve insan hakları savunucularını harekete geçirmiştir.
Sonuç olarak, Rümeysa Öztürk’ün yaşadığı gözaltı olayı, uluslararası hukukun ve insan haklarının korunmasının önemini yeniden gündeme getirmiştir. Akademik özgürlükler, bireylerin düşüncelerini serbestçe ifade edebilmesi adına temel bir haktır ve bu tür olayların önüne geçilmesi için hem ulusal hem de uluslararası düzeyde çalışmalar yapılması gerektiği açıktır. Gözaltı süreci ile ilgili gelişmelerin dikkatle takip edilmesi, hem Türkiye hem de ABD için önemli bir durumu teşkil etmektedir. Bu konunun uluslararası sistemi de etkilemesi açısından ciddiyetle ele alınması ve çözüm yollarının bulunması, toplumların ilerlemesi adına gereklidir.