“`html
Adalet Bakanı Tunç, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı bir paylaşımda, İstanbul Saraçhane’de Cumhurbaşkanı ve merhum annesine yönelik ağır hakaretler içeren sözlerin sarf edilmesini şiddetle kınadı. Tunç, bu tür alçakça sözlerin milletin tahammül sınırlarını aştığını ve kabul edilemez olduğunu belirtti. Görüşlerini dile getirirken, ortak değerlere yönelik gerçekleştirilen çirkin saldırıların hukuk önünde mutlaka karşılığını bulacağına vurgu yaptı. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının temel bir hak olduğunun altını çizen Bakan Tunç, buna rağmen yürütülen adli soruşturmaları hedef alarak sokakları terörize etmenin ve kamu düzenini bozma amaçlı şiddet eylemlerinde bulunmanın suç teşkil ettiğini ifade etti.
Tunç, Ana muhalefet partisinin genel başkanının son günlerde yaptığı açıklamalarıyla tehlikeli bir provokasyona giriştiğini sözlerine ekleyerek, bu kişinin yalan ve iftiralar üretmekte olduğunu, devam eden soruşturmalar üzerinden bağımsız ve tarafsız Türk yargısına yönelik hayasızca saldırılar gerçekleştirdiğini kaydetti. Güvenlik güçlerini kalabalık gruplara hedef gösterdiğini belirtirken, bu durumun çok tehlikeli bir provokasyon olduğunu da dile getirdi. İbadethaneler ve ortak milli ve manevi değerlere karşı gerçekleştirilen çirkin eylemlerin sorumlusunun, bu saldırgan ve provokatif dil olduğuna dikkat çeken Tunç, ana muhalefet partisi genel başkanının bu zehirli dilden vazgeçmesi gerektiğini ifade etti.
Adalet Bakanı, hukuk devletinde bir suç işlendiğine dair iddialar varsa bunun savunulması gereken yerin sokaklar değil yargı makamları olduğunu belirtti. Kanunlar önünde bir suç işlendiğine dair iddialar bulunduğunda, savunmanın yapılacağı yerin yine yargı makamları olduğunu hatırlatan Tunç, suçla ilgili delillerin yetkili yargı makamları tarafından inceleneceğini vurguladı. “Millet adına yargı görevini üstlenen hakimler ve savcılar, kimse tarafından baskı ve tehdit altında bırakılıp sindirilemez. Yargı mensuplarımız, sokaklarda yapılan çağrılardan ve yalan haberlerden etkilenmeden, yalnızca dosyadaki belgelere bakarak karar vermektedirler,” dedi.
Halkı yanıltmaya yönelik söylemlerde bulunan herkesin bu konuda uzak durması gerektiğini belirten Tunç, “Suç teşkil eden eylemlerin hesabının, millet adına karar veren tarafsız ve bağımsız yargı tarafından sorulacağından hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır,” diyerek sözlerini tamamladı. Bakan Tunç’un açıklamaları, sosyal medyada büyük yankı uyandırdı ve pek çok kullanıcı tarafından desteklendiler. İçinde bulunduğumuz bu hassas dönemde, söylenenlerin ve gerçekleştirilen eylemlerin önemine bir kez daha dikkat çekildi.
Tunç’un bu sert açıklamaları, ülkede yaşanan siyasi gerilimlerin artış gösterdiği bir dönemde yapıldı. Ortak değerlere saldırılar ve kamu düzenini tehdit eden eylemler, toplumda tedirginliğe neden olurken, Tunç’un bu konudaki tavrı, devletin hukuk ve adalet anlayışını korumaya yönelik bir duruş olarak değerlendirildi. Adalet Bakanı’nın sosyal medya üzerinden yaptığı bu paylaşımlar, Türkiye’nin demokrasi ve hukuk devleti olma yolundaki kararlılığını gözler önüne serdi.
Sonuç olarak, Adalet Bakanı Tunç’un açıklamaları, hem toplumda hem de siyasi arenada önemli bir etki yarattı. İfadelerinin arka planında yatan hukuka saygı, devlet otoritesi ve kamu düzeninin korunması gibi unsurlar, Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi atmosferde dikkat çekici hususlar olarak öne çıkıyor. Bakan Tunç’un hukukun üstünlüğü vurgusu, yargı bağımsızlığının temelini oluşturan bu ilkelerin toplumda yerleşmesi için önemli bir mesaj niteliği taşıyor. Devletin, her bireyin hak ve özgürlüklerinin korunması konusundaki kararlılığı, hukukun üstünlüğü anlayış
