İzmir’in Karşıyaka ilçesinde düzenlenen “Kadim Türk Yurdu Balkanlar ve Rodos-İstanköy Türk Kültürü” başlıklı panel, Sancar Maruflu Sivil Toplum Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Bu etkinlik, Türk kültürünün zengin geçmişini ve Balkanlar ile Ege Adaları’ndaki köklü bağlarını gün yüzüne çıkarmayı amaçlıyordu.
İZMİR (İGFA) – Panel, Rodos İstanköy Onikiada Türkleri Kültür Dayanışma Derneği, Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği ve Balkan Strateji Geliştirme ve İş Birliği Derneği tarafından ortaklaşa organize edildi. Bu dernekler, Türk kültürünü yaşatmak ve geleceğe taşımak için önemli çalışmalara imza atıyorlar.
Panele katılanlar arasında Karşıyaka Belediye Meclis Üyesi İlhami Yıldız ile çeşitli derneklerin başkanları ve üyeleri de yer aldı. Etkinliğin moderatörlüğünü üstlenen Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, panelde bilgilerini ve tecrübelerini paylaşan konuşmacılar arasında yer aldı. Diğer konuşmacılar ise Prof. Dr. Turgut Tok ve Dr. İsmail Kurt oldu.
Panelin açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, yapılan etkinliğin temel amacının Türk kültür mirasının, özellikle Balkanlar ve Ege adalarındaki köklü geçmişine dikkat çekmek olduğunu vurguladı. Bu tür etkinliklerin, kültürel farkındalığın artırılmasına ve Türk kimliğinin korunmasına katkı sağlayacağına inandığını ifade etti.
Konuşmasında dikkat çekici noktalara değinen Prof. Dr. Turgut Tok, Türklerin tarihsel süreçte batıya göç hareketlerine ilişkin önemli bilgiler verdi. Tok, Türklerin aslında Osmanlı döneminden çok daha önce, yani 7. yüzyılda Balkanlar’da bulunduğunu belirterek, “İlk olarak Sakalar (İskitler) bu bölgeye göç etmiştir. O dönemlerde Balkanlarda henüz Ruslar yoktu. Ruslar, Türklerin toprak kazandığı dönemden sonra bölgeye gelmeye başladı” dedi. Ayrıca, Türk topluluklarına verilen isimlerin bile Rus etkisiyle biçimlendiğini belirtti.
Tok, konuşmasında Sevr ve Lozan süreçlerine de değinerek Batı Anadolu’nun tarihsel anlamının zamanla değiştiğine dikkat çekti. “Mustafa Kemal Atatürk’ün hayali, Misak-ı Milli sınırlarına ulaşmaktı. Bu hayaline ilk adımı Hatay ile attı ancak ömrü yetmedi” diyerek önemli bir tarihsel noktayı vurguladı. Atatürk’ün milli sınırlar konusunda ne denli azimkar olduğunu, bunun özellikle genç nesillere anlatılması gereken bir konu olduğunu belirtti.
Dr. İsmail Kurt ise Rodos ve İstanköy’deki Türk kültür varlıklarının kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu dile getirdi. Kurt, “Bu adalarda Türk nüfusu ciddi şekilde azalmış durumda. Mezarlıklar ve türbeler birer birer yıkılıyor. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), Balkanlar’daki eserleri restore ederken, Yunanistan’daki Türk eserlerine müdahale edemiyor. Yunan hükümetinin TİKA’ya izin vermediği düşünülüyor” şeklinde konuştu.
Bu durum, Türk kültürünün korunması ve gelecek nesillere aktarılması açısından son derece endişe verici. Kurt’un belirttiği gibi, yerel halkın kültürel varlıkları üzerindeki bu baskı, kalıcı bir iz bırakmakla birlikte Türk kültürünü yok olma tehlikesi ile yüz yüze getiriyor. Bu noktada, hem yerel hem de uluslararası düzeyde yapılan çalışmalara ve destekleme mekanizmalarına ihtiyaç olduğu her geçen gün daha da aşikar hale
