“`html
Alparslan Türkeş: Türk Dünyasının ‘Başbuğ’u
Türk dünyasının ‘Başbuğ’u olarak tanınan MHP Kurucu Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş, 80 yıllık ömrünü, hakikat davasının yılmaz savunucusu olarak geçirdi. Türkiye’yi öz benliğinden uzaklaştırmak ve İslam’ı Anadolu topraklarından silmek isteyen mihraklara karşı Müslüman Anadolu gençliğini bilinçlendiren Türkeş, her daim milletten yana tavır aldı. Bu tavrı, onun Türk toplumunun belirdiği bir lider olarak anılmasını sağladı.
Önemli Kurumları Kurdu
Alparslan Türkeş, Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişiminde büyük katkılarda bulunmuş birçok önemli kurumun kuruluşuna öncülük etti. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ve Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü gibi, günümüzde halen önemini koruyan müesseseler, Türkeş’in Başbakanlık Müsteşarı olduğu dönemde hayata geçirildi. Onun liderlik ettiği bu süreçte, “Bölünme kabul etmez, kutsal bir bütün halinde büyük Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz”, “Cesaret, yüreklilik, atılganlık olmayan hiçbir dava başarıya ulaşamaz”, ve “Türk töresi, Türk ülküsünün ayrılmaz parçasıdır” gibi sözler, onun felsefesini ve misyonunu yansıtan ifadeler oldu. Türkeş’in en büyük mirası, bugün de kurucu genel başkanının çizgisinde mücadelesini sürdüren MHP’dir.
Yargılanma Süreci ve Sürgün Dönemi
3 Mayıs 1944’te “Türkçülük-Turancılık” davasında yargılanan Türkeş, o dönemde üsteğmen olarak görev yapıyordu. Bu süreçte 1 yıl hücre hapsi cezasına çarptırıldı, ancak haksız yere yargılandığı davadan beraat etti. Ardından, Milli Birlik Komitesi üyeleriyle yaşadığı anlaşmazlık sonucunda, 1960 yılında Hindistan’a sürgüne gönderildi. Üç yıl sonra, 1963 yılında yurda döndü. 1965 yılında Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ne (CKMP) katıldı ve bu partinin genel başkanlığını üstlendi. 1975-1977 dönemlerinde kurulan koalisyon hükümetlerinde başbakan yardımcılığı ve devlet bakanlığı görevlerinde bulundu. Bu dönemde, Sovyetler Birliği’nin etkisine karşı güçlü bir mücadele yürüttü.
Cumhuriyet Dönemine Damga Vurdu
Milliyetçiler tarafından “Başbuğ” olarak anılan Alparslan Türkeş, doğal bir lider olarak kabul görmüştür. 12 Eylül 1980’de gerçekleşen askeri darbe sonrası tutuklandı ve siyasi yaşamını büyük bir zorluk içerisinde sürdürmek zorunda kaldı. 4 Nisan 1997 Cuma günü, Ankara’da geçirdiği bir kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu. 80 yaşındaki Türkeş, o dönemde 74 yıllık olan Türkiye Cumhuriyeti tarihinin son 55 yılındaki önemli dönemeçlere damgasını vurmuş, Türk milletinin hafızasında iz bırakmış bir liderdir.
Alparslan Türkeş, Türk milletinin mücadelesine katkıda bulunan bir düşünür, lider ve siyasetçi olarak anılmaktadır. Onun bıraktığı miras, yalnızca bir siyasi parti değil, aynı zamanda Türk kimliğinin ve kültürünün yeniden inşası sürecinin bir parçasıdır. Bu nedenle, kendisi Türk siyasi tarihinin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Türkeş’in düşünceleri ve mücadeleleri, günümüzde de birçok genç kuşağın ilham almasına sebep olmakta, Türk milliyetçiliğin önemli bir tezahürü olarak ifade edilmektedir.
Alparslan Türkeş, hayatı boyunca Türk milletinin varlığını, bağımsızlığını ve kültürel değerlerini güçlü bir şekilde savunmuş, kendi ideolojisini oluşturmuş ve bunun etrafında bir topluluk inşa etmiştir.