Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, 2023 yılı Ekim ayının ortalarında Washington’daki Yabancı Basın Merkezi’nde gerçekleştirdiği basın brifinginde, Joe Biden yönetiminin uluslararası ilişkiler bağlamındaki dış politika gündemini ele aldı. Özellikle Suriye’deki gelişmelerin yanı sıra DEAŞ (Irak ve Şam İslam Devleti) ile verilen mücadele konusunu derinlemesine değerlendirdi. Kirby, Türkiye’nin güvenlik endişeleriyle ilgili açıklamalarda bulunarak, Türk yetkililere yönelik destek ve işbirliği vurgusu yaptı.
Kirby’nin açıklamalarında, Türkiye’nin sınır ötesi güvenlik kaygılarının ciddiyetine yer verildi. Yapılan değerlendirmenin ardından, “Türkiye’nin Suriye sınırı boyunca meşru güvenlik endişelerini anlıyoruz. Oradaki Türk vatandaşları ve Türk şehirleri, bu sınırdan geçiş yapan teröristler nedeniyle çeşitli saldırılara maruz kalıyor. Türkler, kendilerini bu tür terörist saldırılara karşı savunma hakkına tamamen sahipler; bunu anlıyoruz ve bu konuda Türklerle aktif görüşmelerde bulunuyoruz.” şeklinde ifade etti. Bu durum, Türkiye’nin ulusal güvenlik stratejisi açısından önemli bir nokta olarak dikkat çekti.
Kirby, ayrıca Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye’deki askeri varlığının amacına da değindi. Söz konusu varlığın “DEAŞ ile mücadele” çerçevesinde olduğunu belirtti. Bu durum, dönemin uluslararası ilişkilerindeki stratejik bir karar olarak dikkat çekiyor. Kirby, “Suriye’de küçük bir askeri varlığımız var ve askerlerimiz orada gerçekten tek bir amaç için bulunuyor, o da DEAŞ’a karşı mücadeleye devam etmek.” dedi. Böylece, ABD’nin askeri varlığının temel nedeninin, terörle mücadele olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin güvenlik endişeleri üzerine konuşan Kirby, ABD’nin PKK ve onun Suriye’deki uzantısı olan YPG ile olan ilişkisini de gündeme getirdi. Suriye’de Terör örgütü PKK/YPG’nin ABD’nin gözünde “Suriye Demokratik Güçleri” (SDG) olarak adlandırıldığını belirterek, “DEAŞ karşıtı misyonun sekteye uğramaması gerektiğini” ifade etti. Bunun yanı sıra, SDG’nin dikkatinin DEAŞ ile mücadele açısından kaymasını istemediklerini açıkladı. Bu durum, ABD’nin hem Türkiye ile olan ilişkilerinin hem de Suriye’deki stratejilerinin dikkatle planlandığına işaret ediyor.
Kurumsal ilişkilere dayanan bu işbirliğinin, ABD’nin Suriye’deki nüfuzunu artırma çabalarının bir parçası olduğunu söylemek mümkün. Kirby, Suriye’deki geçiş sürecinin önemli olduğunu, bu süreçte DEAŞ’ın yeniden canlanmasına izin verilemeyeceğini belirterek, Suriye’de SDG ile olan işbirliklerinin devam etmesini istediklerini dile getirdi. Bu noktada, ABD’nin stratejik hedefleri ile müttefiklerinin beklentileri arasında bir denge oluşturma çabası gözlemleniyor.
Özetle, Kirby’nin açıklamaları, ABD’nin Suriye politikalarının ve Türkiye ile olan ilişkilerinin karmaşıklığını net bir şekilde gözler önüne seriyor. Türkiye’nin güney sınırındaki güvenlik kaygıları, Suriye’de devam eden iç savaş ve DEAŞ tehdidi; ABD’nin bu konudaki tutumu, Suriye’deki askeri varlığı ve PKK/YPG ile olan ilişkileri, tüm bu unsurların birlikte değerlendirilmesini gerektiriyor. Bu bağlamda, Kirby’nin, ABD’nin ulusal güvenlik ve dış politika hedeflerini nasıl şekillendirdiği sorusu, önümüzdeki dönemde daha fazla tartışma ve analiz gerektirebilir.
