Antonio Guterres’in açıklamalarının ardından BM Güvenlik Konseyi üyeleri eleştirilere maruz kaldı. Konseyin yapısına dair yapılan eleştirilerde, özellikle daimi üyeler arasındaki veto hakkı ön plana çıktı. Konuşmalarında “Dünya 5’ten büyüktür” sloganına atıfta bulunan Guterres, Konseyin 2. Dünya Savaşı’nın hükümleriyle oluşturulduğunu belirtti. Ancak, günümüzde bu yapının değişen dünya düzenine uygun olmadığını ifade etti.
Guterres’in açıklamalarının ardından Afrika’nın temsil edilme eksikliği de gündeme geldi. Bir milyardan fazla nüfusa sahip olan Afrika kıtasının Konsey’de daimi bir temsilcisinin olmamasını kabul edilemez bulduğunu dile getiren Guterres, Konseyin karar alırken ve eylemlerinde Afrika’yı daha fazla dikkate alması gerektiğini vurguladı. Bu eleştiriler, Konseyin yapısının ve üyelerinin çeşitlendirilmesi gerekliliği üzerine tartışmalara sebep oldu.
BM Güvenlik Konseyi, beş daimi ve on geçici üye ülkesiyle toplamda on beş üyeden oluşmaktadır. Daimi üyeler arasında Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Fransa, Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya bulunurken, geçici üyeler her iki yılda bir seçimlerle belirlenmektedir. Konseyin kararlarında veto hakkına sahip olan daimi üyeler, sıkça eleştirilen bir konu olmuştur. Ayrıca, Konsey Başkanlığı da ayda bir değişen bir pozisyondur.
Gelen eleştirilere rağmen BM Güvenlik Konseyi yapısının değişmesi için uluslararası anlaşma gerekmektedir. Daimi üyeler arasındaki veto hakkının kaldırılması ya da yeni daimi üyelerin eklenmesi gibi öneriler gündeme gelmiştir. Ancak, bu tür değişikliklerin gerçekleşmesi oldukça zor bir süreç gerektirmektedir.
Sonuç olarak, BM Güvenlik Konseyi’nin yapısının eleştirilere maruz kalması ve dünya düzenine uyum sağlayamaması uluslararası ilişkilerde önemli bir tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Guterres’in ve diğer eleştirmenlerin ortaya koyduğu sorunlar, Konseyin geleceği ve etkinliği üzerinde derin düşünmeleri gerektirmektedir.