Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Japon bilim insanlarıyla birlikte gerçekleştirdiği çalışmada Marmara Denizi’nin tabanına yerleştirilen 8 deniz dibi sismometresi ile 10 ay boyunca sismik veri topladı. Bu süre zarfında, denizin farklı derinliklerinden veri toplayan sismometreler, TÜBİTAK Marmara Gemisi aracılığıyla bir araya getirildi. Rasathane, elde ettiği verilerle Marmara Denizi içindeki fay hattının İzmit Körfezi segmentindeki hareketlerini analiz etmeye başladı. Bu analizler sayesinde bölgedeki olası depremlerin yerleri ve büyüklükleri hakkında detaylı bilgiler elde edilmesi amaçlanıyor.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nurcan Meral Özel, Marmara Denizi’nden deniz altı sismometreleriyle veri toplayabilmenin önemini vurgulayarak, Türkiye’nin büyük bir kısmını etkileyebilecek potansiyel depremler hakkında daha fazla bilgi edinmenin gurur verici olduğunu belirtti. Özel, Marmara Bölgesi’nin deprem riskini daha iyi anlamak amacıyla yapılan araştırmaların titizlikle devam ettiğini ifade etti.
Gelişen teknoloji sayesinde deniz altında yapılan araştırmaların önemi her geçen gün artmaktadır. Deniz dibi sismometreleri, deprem aktivitelerini daha iyi anlamak ve olası depremlere karşı daha etkili önlemler almak açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Marmara Denizi’nde yapılan bu çalışma da, Türkiye’nin deprem riski açısından önemli bir adım olarak kabul edilmektedir.
Marmara Denizi çevresindeki fay hatları, geçmişte yaşanan büyük depremlerle bilinmektedir. Bu nedenle, bölgede meydana gelebilecek olası depremlerin etkilerini önceden tahmin etmek büyük bir önem taşımaktadır. Deniz altı sismometreleriyle elde edilen verilerin analiz edilerek bu konuda daha fazla bilgi sahibi olunması, deprem riskini azaltmak ve can kaybını en aza indirmek adına büyük bir adım olacaktır.
Sonuç olarak, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nün Marmara Denizi’nde gerçekleştirdiği deniz altı sismometreleri çalışması, Türkiye’nin deprem riski konusunda daha fazla bilgi edinilmesine katkı sağlayacak önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Bu çalışmanın, gelecekte olası depremlere karşı daha etkili bir şekilde hazırlanılmasına yardımcı olması beklenmektedir.
