Geçtiğimiz cumartesi günü, saat 13.30 sularında Esenler’de trajik bir olay ortaya çıktı. İddiaya göre, iki çocuk annesi olan Melisa Karaçam, boşanma aşamasındaki eşi Umut Karaçam tarafından silahla vuruldu. Olayın başlangıcı ise Umut Karaçam’ın, çocuklarının özlemini dile getirerek ve erzak getireceğini söylemesiyle evin kapısını çalmasıyla oldu. İki çocuklarını eve bırakan Umut Karaçam, eşini konuşmak bahanesiyle başka bir odaya çekti. Ancak bu konuşma, Melisa Karaçam için bir kabus haline dönüşecek olan şiddet dolu anların habercisi oldu.
Odaya geçtikten sonra, Umut Karaçam, Melisa’ya şiddet uygulamaya başladı. Kadının ellerini bağlarken, bağırmaması için ağzını da bantladı. Melisa’nın vücudunda çeşitli yaralar açan Umut Karaçam, ayrıca el parmaklarını kırdı. Olayın son noktası, adamın Melisa’ya silahla 3 el ateş etmesiydi. Bu akıl almaz şiddet, Melisa’nın hayatını riske atan bir tablo oluşturdu.
Olaydan sonra, Melisa’nın ölümünü düşünen Umut, panik içerisinde babasını telefonla arayarak durumu anlattı. Baba, kızının vurulduğunu duyduğunda hemen polise haber verdi. Olay yerine gelen baba, Melisa’yı kanlar içinde buldu. Acil durum ekipleri hızla olay yerine intikal etti ve Melisa, ilk yardım müdahalesinin ardından ambulansla Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Doktorlar, Melisa’nın yoğun bakımda olduğunu ve hayati tehlikesinin sürdüğünü bildirdi.
Melisa Karaçam’ın annesi Yeter Ertürk, hastane önünde yaptığı açıklamada kızının durumunun kötü olduğunu ve doktorların her an kalbinin durabileceğini belirttiklerini ifade etti. Yeter Ertürk, medyayı ve kamuoyunu harekete geçirme çağrısı yaparak, “Kızımın vücudunda 3 kurşun var, biri kafasında. Kadın cinayetlerinin durmasını istiyorum. İdam cezası getirilmelidir,” diye konuştu. Kızının boşanma sürecine yeni girdiğini ve öncesinde Umut’un uyguladığı şiddeti sonradan öğrendiklerini ekleyerek, “Şahıs yakalandı ama ben en ağır cezayı almasını istiyorum,” dedi.
Olay, birçok soruyu gündeme getirirken, kadına yönelik şiddetin son bulması gerektiği yönündeki çağrılar daha da güçlendi. Melisa’nın yaşadığı bu korkunç olay, kadına yönelik şiddetin sadece fiziksel bir eylem değil, aynı zamanda psikolojik bir travma da yarattığını gösteriyor. Yaşananlar, yalnızca Melisa’nın değil, aynı zamanda onun iki çocuğunun da yaşamını derinden etkileyen bir durum. Çocuklar, boşanma aşamasında olan ebeveynlerinin kavgasına tanıklık ederek, baskı altında bir yaşam sürmek zorunda kalacaklar.
Sonuç olarak, bu tür olayların önlenmesi için toplumsal farkındalığın artırılması, önleyici çalışmaların güçlendirilmesi ve kadın haklarının korunması kritik önem taşıyor. Melisa Karaçam’ın davası ve benzerleri, toplumsal düzeyde daha fazla ses getirmeli ve yetkililerin harekete geçmesi için bir uyarı niteliğinde olmalıdır.
