Buca Belediyesi’ne bağlı olan İmar A.Ş.’de çalışan işçilerin, DİSK Genel İş İzmir 5 Nolu Şube örgütü ile Buca Belediyesi’ni temsil eden Sosyal Demokrat Kamu İşverenleri Sendikası (SODEM SEN) arasındaki toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmeleri sonucunda anlaşma sağlanamamıştı. Bu durum, işçilerin greve çıkmasına neden oldu. Grev, ikinci gününde devam ederken, gece saatlerinde sendika temsilcileri, Buca Belediyesi ve SODEM SEN yetkilileri bir araya geldi. Yapılan görüşmeler neticesinde, taraflar arasında uzlaşma sağlanarak toplu iş sözleşmesi imzalandı ve grev sonlandırıldı.
Ancak, imzalanan sözleşme, işçilerin bilgisi ve onayı dışında gerçekleştiği için, işçi temsilcilerinden tepkiler geldi. Sözleşmenin varlığından, atılan mesaj aracılığıyla haberdar olan işyeri temsilcileri, bu durumu kabul etmediklerini belirterek sendikadan istifa etme kararı aldılar. Bu gelişme, işçiler arasında ciddi bir rahatsızlık yaratırken, güven sorunu da ortaya çıkardı.
İstifa eden 6 işyeri temsilcisi, yaptıkları açıklamada, işçilerin fikrinin alınmadığını ve kimseye haber verilmeden bu toplu iş sözleşmesinin imzalanmasının adil olmadığını vurguladılar. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Dün gece yarısı işçilerin fikri alınmadan kimseye haber vermeden imzalanan toplu iş sözleşmesine karşı söyleyeceklerimiz var. Biz 6 temsilci olarak bu kirli anlaşmanın ortağı ya da tarafı olmadık, olmayacağız. Bu nedenle DİSK Genel İş İzmir 5 Nolu Şube işyeri temsilciliği görevinden an itibariyle istifa ettiğimizi bildirmek isteriz.”
Bu olay, işçi hakları ve sendikalizasyon konularında tartışmaları yeniden alevlendirdi. İşçilerin, sendika yönetimleri tarafından alınan kararlara sadece bilgi verilerek dahil edilmesi, sendikaların şeffaflık ilkesine ne kadar sadık kaldığı üzerine önemli bir soru işareti oluşturdu. Toplu iş sözleşmesinin nasıl bir süreçte gerçekleştirildiği ve işçilerin bu süreçte ne derece yer aldıkları, ilerleyen dönemlerde daha fazla gündeme gelebilir.
Grev sürecinin başından itibaren işçilerin talepleri, adaletli bir ücret artışı ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi üzerine yoğunlaşmıştı. Ancak, imzalanan sözleşmenin içeriği ve işçiler tarafından kabul edilip edilmediği, yapılan grevin sonuçları açısından kritik bir öneme sahip. İşçi temsilcilerinin istifa etmesi, sendika ile işçiler arasındaki ilişkilerin ne denli zedelenmiş olduğunu gösteriyor. Bu tür gelişmeler, işyerlerindeki sosyal diyaloğun ne kadar önemli olduğunu tekrar hatırlatıyor.
Sonuç olarak, Buca Belediyesi İmar A.Ş.’deki toplu iş sözleşmesi süreci, işçilerin hakları ve sendikal süreçler konusunda önemli dersler sunmaktadır. İşçilerin söz hakkının ne denli önemli olduğu, sendikaların bu süreçteki rolü ve şeffaflık konusundaki eksiklikler, bu olayla birlikte yeniden sorgulanmaya başlandı. Önümüzdeki günlerde benzer sorunların yaşanmaması adına işçilerin görüş ve taleplerinin daha dikkate alınması gerekliliği öne çıkıyor.