Bursa’nın içme suyunu karşılayan Doğancı ve Nilüfer Barajları’ndaki su seviyelerinin alarm vermesi sonucunda, Bursa Kent Konseyi Çevre Meclisi, Nilüfer Barajı’nda bir basın açıklaması düzenledi. Bu açıklama, Bursa’nın su kaynakları üzerinde artan endişeleri ve su krizinin önlenmesine yönelik acil önlemlerin gerekliliğini vurgulamak amacıyla yapıldı.
BURSA (İGFA) – Bursa Kent Konseyi bünyesindeki Çevre Meclisi, BUSKİ’e ait verilere dayanarak, Doğancı ve Nilüfer Barajları’nın su doluluk oranlarının yüzde 19,47 seviyesine düştüğünü açıkladı. Bu kritik durum karşısında, çevre sorunlarına dair duyarlılığın arttırılması gerektiğine dikkat çekildi.
Basın açıklamasını yapan Çevre Meclisi Başkanı Özge Sivrioğlu, su kaynaklarının tahribatının nedenlerine dair önemli bilgiler paylaştı. Ekosistemlerin kritik bir parçası olan akarsu havzalarındaki işletilen madenler, yeraltı ve yüzeysel su kaynaklarını kullanmakta ve kirletmektedir. Kontrolsüz sanayileşme, bilinçsiz tarımsal ilaç kullanımı ve geleneksel sulama yöntemleri, su kaynakları üzerindeki tehditleri artırmaktadır. Bu bağlamda, Sivrioğlu; sanayinin daha az su tüketen, sıfır sıvı deşarjı sistemleri gibi suyun geri kazanımını sağlayan ileri teknolojiler kullanması gerektiğini belirtti. Ayrıca, vahşi madenciliğin terk edilmesi, etrafın yeşil alanlarla kaplanması için “Yeşil Orman Seferberliği”nin başlatılması ve tarım alanında geleneksel vahşi sulamadan vazgeçilerek damla ve yağmurlama sulamaya geçilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Bursa Kent Konseyi Başkanı Ertuğrul Aksoy ise, suyun sınırlı bir doğal kaynak olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin su kaynakları bakımından zengin bir ülke olmadığını belirterek, bu durumun ciddiyetini tüm kamu kurumlarına hatırlatarak önlem almaya davet etti. Aksoy, suyun korunması ve tasarruflu kullanılması gerektiğini altını çizdi.
Hatırlanacağı üzere, bir önceki hafta Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de barajlardaki su seviyesinin azalmasının etkisiyle Bursalı vatandaşlara su tasarrufu çağrısında bulunmuştu. Bu durum, Bursa’da su krizinin kapıda olduğunun ve harekete geçilmesi gerektiğinin önemli bir göstergesi olarak yorumlanıyor.
Özellikle su kaynaklarının korunması, iklim değişikliği ve insan faaliyetlerinin etkisiyle daha da zor bir hal almakta. Tüm bu açıklamalar, suyun korunmasına yönelik bir farkındalık yaratmayı ve toplumda daha bilinçli bir su tüketim anlayışının gelişmesini sağlamayı hedefliyor.