Türkiye’nin Bursa ilinde yaşanan üzücü bir olay, annenin kaybettiği bebeği ile ilgili yasal süreci gündeme getirdi. Ş.Ç. adlı bir kadın ve eşi K.Ç. çifti, 2 yıl önce evlenmişti. İlk çocuklarına hamile olmanın mutluluğunu yaşayan anne, bir taraftan bu sevinci yaşarken, diğer taraftan hamileliğinin başlarında, yaşadığı bir kanama nedeniyle 20 gün boyunca bir özel hastanede tedavi görmek zorunda kaldı.
Ne yazık ki, tüm tedavi çabalarına rağmen, hamileliğin 12. haftasında bebek, anne karnında hayatını kaybetti. Ceninin, hastanede gerçekleştirilen kürtaj işlemi ile alındığı bildiriliyor. Hastane yetkilileri, aileye cenini istedikleri bir yere defnedebileceklerini söylemişti.
Bunun üzerine, kaybedilen Kayra bebek aile tarafından, Bursa’nın Osmangazi ilçesinde bulunan İsabey Mezarlığı’nda, iki mezar arasına kayıtsız bir şekilde gömüldü. Olayın ortaya çıkışı ise, Ramazan Bayramı sırasında bir kişinin, mezar ziyareti esnasında “Kayra Bebek” yazılı bir tahtanın ve etrafına bırakılmış patikaların bulunduğunu fark etmesiyle gerçekleşti. Bu durum, defin işleminin yasallığı hakkında soruşturma başlatılmasına sebep oldu.
Mezarda yapılan incelemelerin ardından Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, olayla ilgili olarak bir soruşturma başlattı. Şikayet üzerine harekete geçen polis, usulsüz bir şekilde ölü gömülmesi suçlamasıyla incelemelerine devam etti. Aileden ve ceninden alınacak örneklerle DNA tespiti yapılacağı öğrenildi.
Polis ekipleri, mezarlıkta gerçekleştirilen incelemeler sırasında, defin işlemi ile ilgili detayları ortaya çıkarmaya çalıştı. Ceninin aileye ait olduğunun tespit edilmesi durumunda, cenin günümüzde gömülü olduğu İsabey Mezarlığı’na 75 bin TL karşılığında yeniden defnedilebileceği ya da ücretsiz defnedilebileceği yeni yerler olarak Erdoğan Köy Kent Mezarlığı veya Hasköy Mezarlığı seçeneklerinin bulunduğu bilgisi geldi.
Bu durumu büyük bir üzüntü ile karşılayan baba K.Ç., polis merkezinde ifade verirken, defin işlemi için gerekli izni alması gerektiğinin kendisine bildirilmediğini ifade etti. “Hastaneden bize, ‘İstediğiniz yere gömebilirsiniz’ dendi” diyen K.Ç., yaşadığı acıyı dile getirerek, “Zaten ilk çocuğumuzu kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Mezar sahiplerine de ulaşacağız. Bebeğimin mezarını kimse açmasın” şeklinde konuştu.
Olay, yalnızca ailenin yaşadığı derin acı ile sınırlı kalmayıp, aynı zamanda toplumda tartışmalara yol açan yasal ve etik boyutlarıyla da dikkatleri üzerine çekti. Hafta içerisinde yaşanan bu trajik durum, hem sağlık hizmetleri hem de cenaze işlemleri açısından daha dikkatli ve yasal gerekliliklere uygun bir yaklaşımı savunma gereğini hatırlatıyor.
Özellikle sağlık kurumlarının, hastane çalışanlarının ve ailelerin bilinçlendirilmesi ve bu gibi durumlarda yasal prosedürlerin açıklığa kavuşturulması gerektiği ortaya çıkıyor. Ceninin uygun olmayan şekilde defnedilmesi, ailelerin yaşadığı kayıp duygusunu daha da derinleştirirken, toplumda da benzer durumlarla karşılaşan diğer aileler için bir örnek teşkil ediyor.
Olayın gelişimi ve yargı sürecinin nasıl sonuçlanacağı merakla beklenirken, ilgili sağlık ve yasal otoritelerin bu tür durumlara karşı daha duyarlı ve dikkatli bir yaklaşım benimsemeleri gerektiği değerlendiriliyor. Bu konu, hem aileler hem de toplum için son derece önemli bir mesele olarak kalmaya devam edecektir.