Bursa’nın İnegöl ilçesi Kemalpaşa Mahallesi’nde, 42 yaşındaki Muhammet Nurullah Çetinkaya ile 41 yaşındaki eşi Süheyla Çetinkaya arasında, 2023 yılının Ekim ayının 10’u gecesi bir tartışma yaşandı. Bu tartışma, zamanla alevlenerek kavgaya dönüştü. İddiaya göre, tartışma esnasında öfkelenen Süheyla Çetinkaya, eşine ait tabancayı alarak tetiğine bastı. Bu eylem sonucunda, 2 kurşun Muhammet Nurullah Çetinkaya’nın göğsüne isabet etti ve adam ağır yaralandı. Kanlar içinde yere yığılmasının ardından, Süheyla Çetinkaya hemen 112 acil servis hattını arayarak eşini vurduğunu ihbar etti.
Olay yerine sevk edilen sağlık ekipleri, Muhammet Nurullah Çetinkaya’yı acil bir şekilde hastaneye kaldırdı. Ancak, yapılan müdahalelere rağmen, 42 yaşındaki adam hastanede hayatını kaybetti. Olayın ardından, İnegöl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, evde bulunan Süheyla Çetinkaya ile çiftin 21 yaşındaki kızı S.Ç. ve 23 yaşındaki diğer kızı G.Ç.’yi gözaltına aldı. Bu gelişmeler, sosyal medya ve yerel basında geniş bir yankı uyandırdı.
Süheyla Çetinkaya, polis sorgusu sırasında verdiği ifadesinde, “Uzun zamandır bana ve çocuklarıma şiddet uyguluyordu. Dün yine şiddet uyguladı. Kendimi ve çocuklarımı korumak için eşimin tabancasıyla rastgele ateş ettim. Öldürmek istemezdim. Pişmanım” diyerek yaşananları açıkladı. Bu ifade, olayın arka planında yatan aile içi şiddet sorununu gündeme getirdi. Kadının, uzun süre boyunca maruz kaldığı bu şiddet, toplumda kadına yönelik şiddet konusunu yeniden tartışma açmakta.
Olayın ardından, Süheyla Çetinkaya adliyeye sevk edildi ve tutuklandı. Kızları S.Ç. ve G.Ç. ise, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Bu süreç, basında ve sosyal medyada yoğun bir şekilde yer aldı. Aile içi şiddet ve bunun sonuçları konusundaki tartışmalar, Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi İnegöl’de de devam etti. Olay, toplumun bu konudaki duyarlılığını artırırken, kadınların yaşadığı zor durumların görünür hale gelmesini sağladı.
Bugünlerde, kadına yönelik şiddet konusunun toplumda nasıl ele alındığı, ilgili kurumların bu meseleye yaklaşımı ve etkili çözümler üretebilme kapasitesi üzerine pek çok yorum ve eleştiri gündeme geldi. Aile içindeki bu tür şiddet olaylarının önüne geçmek için ne tür önlemler alınabileceği, devletin bu konudaki sorumlulukları ve toplumsal farkındalığın arttırılması gerektiği sıkça tartışılan başlıca konular arasında yer aldı.
Bu olayın kamuoyuna yansıması, yalnızca bir aileyi etkileyen trajik bir durum olarak değil, aynı zamanda bir toplumun genelinde mevcut olan daha derin bir sorunun alevlenmesi olarak değerlendirilmekte. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için toplumun tüm kesimlerine büyük görevler düştüğü bir kez daha hatırlatıldı. Bu tür olayların tekrar yaşanmaması için, herkese düşen görevlerin öneminin altı çizildi.
Sonuç olarak, bir kadının savunma mekanizması olarak başvurduğu bu silah, belki de zamanında alınması gereken önlemler ve yapılması gereken toplumsal değişimle önlenebilecek bir felaketin parçası oldu. Aile içi şiddet, toplumun pek çok kesiminde bir tabu olarak kalırken, bu gibi olaylar, hala acı bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Süheyla Çetinkaya’nın ifadesi ve tutukluluk durumu, kadına yönelik şiddetle mücadele ve bu tür olayların önüne geçebilmek için farkındalık yaratma