Metin Yıldırım’ın açıklamalarına göre, Bursa kentinin su zengini olarak bilinmesine rağmen aslında su fakiri olduğu ortaya çıkmıştır. Eski yönetimlerin plansız ve istikrarsız yönetimi sonucunda doğal kaynak suları talan edilmiş ve birilerine fayda sağlamak adına kullanılmıştır. Bursa’nın suyu Bursa’da kalmalıdır vurgusu yapılırken şu anda kişi ve kuruluşlara verilen su kaynaklarının ekonomik sebeplerle sınırsızca kullanıldığı ve sadece kar elde edilirken Bursalıların kasasına herhangi bir fayda sağlanmadığı belirtilmektedir.
Bursa’da bir marka olarak sunulan su kaynağı dışında yüzlerce kuyunun hala sömürüldüğüne dikkat çekilmektedir. Bu durumun acilen durdurulması ve su kaynaklarına sahip çıkılması gerektiği vurgulanmaktadır. Firmanın su ruhsatının yenilenmemesi, yasal zorunluluk olmamasına rağmen önemli bir adım olarak gösterilmektedir. Bursa’nın ve Sapanca Bolu dağlarının en büyük su kaynakları olduğu belirtilirken, buralardan elde edilen gelirin BUSKİ bütçesine katkısının oldukça az olduğu ifade edilmektedir.
Su kaynaklarının ticari amaçlarla kiralanmasına dair yönetmeliklerin anahtar kelimelerine vurgu yapılırken, neden daha önce bu konuda adım atılmadığı sorusu gündeme getirilmektedir. Siyasi yapıların firma karşısında tehdit oluşturmadığı ve bağımsız bir yapı olmadığı belirtilirken, halkın gücünün sandıkta ortaya çıkması halinde bu durumun değişebileceği ifade edilmektedir.
Sonuç olarak, Metin Yıldırım’ın açıklamaları doğrultusunda Bursa’nın su kaynaklarının sömürülmesine ve talan edilmesine dikkat çekilmektedir. Bu durumun durdurulması ve su kaynaklarına sahip çıkılması gerektiği vurgulanırken, bağımsız bir yapılanmanın bunu gerçekleştirebileceği ifade edilmektedir. Bursalıların da desteğiyle, halkın gücünün sandıkta gösterilmesiyle bu konuda bir değişim sağlanabileceği belirtilmektedir.