Sıkı para politikasının etkisiyle sıcak paraya ulaşamayan ve işletme sermayeleri yetersiz kalan birçok firma, cebri icra tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. Bu durum, konkordato başvurularını artırarak nitelikli borçluları konkordato sürecine sevk ediyor. Ancak, konkordato sürecinin doğru yönetilememesi nedeniyle birçok firma için iflas kararları verilmekte ve bu durumun kısa sürede daha fazla iflasa neden olabileceği endişeleri artmaktadır. Eski icra müdürü Avukat Mustafa Zafer, konkordato taleplerinin değerlendirilmesinde yığınsal iflas süreci yaşanabileceği uyarısında bulunmaktadır.
Zafer’in açıklamalarına göre, 2018’de iflas erteleme kurumunun kaldırılmasından sonra düzenlenen konkordato, büyük borçluların tercihi haline gelmiştir. Ancak borçlarını ötelemek veya düşük bir bedelle kapatmak isteyen firmalar, dava açıldıktan sonra geçici mühlet kararı alsa bile konkordatoda iflas kararı ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu süreçte 2020’de 419, 2021’de 451, 2022’de 404, 2023’te 519 ve 2024 Ocak-Haziran döneminde ise 605 firma hakkında konkordatoda geçici mühlet kararı verilmiştir.
Zafer, daha büyük ekonomik sorunlar yaşanabileceği konusunda uyarıda bulunarak, yargılama sürecinin uzaması ve alacaklıların alamaması gibi durumların, tedarik zincirindeki firmaları acze düşürebileceğini belirtmektedir. Bu durum, daha büyük ekonomik problemlerin yaşanmasına yol açabilir. Konkordato taleplerinin yığınsal bir iflas süreci ile sonuçlanabileceği ve alacaklıların haklarının da korunması gerektiği vurgulanmaktadır.
Mustafa Zafer’e göre, 2024’ün ilk yarısında 4 milyon 511 bin 698 yeni icra takibi açılmıştır. Bu durum, özellikle işletme sermayesi yetersiz olan firmaların sıcak paraya erişimini zorlaştırmakta ve cebri icra tehlikesini artırmaktadır. Özellikle düşük kârlara sahip ancak yüksek ciroya sahip şirketlerde mali tabloların gerçeği yansıtmadığı durumlarda konkordato taleplerinin kabulü halinde tüm kişi ve kurumların olumsuz etkilenebileceği vurgulanmaktadır. Bu nedenle, konkordato sürecinde dikkatli kararlar alınması ve tüm tarafların haklarının korunması önem arz etmektedir.