2023 yılının Ekim ayında Menzil cemaati lideri Abdülbaki Erol’un vefat etmesi, cemaat içinde önemli bir ayrışmaya sebep oldu. Erol’un ölümü sonrasında, oğlu Saki Erol liderliğindeki Serhendi Vakfı kuruldu. Saki Erol, bu vakfı oluşturarak, kardeşi Mübarek Erol’un öncülüğündeki Semerkand Vakfı’ndan yollarını ayırdıklarını resmen duyurdu. Bu durum, cemaati oluşturan insanları çeşitli yönlerden etkileyen derin bir çatışmanın kapısını araladı.
Cemaat içinde yaşanan bu ayrışma, hem güç mücadelesinin hem de mal paylaşımının getirdiği sorunlar nedeniyle tırmanmaya başladı. İki vakıf arasında, cemaatin mülkleri üzerinde kimin hak sahibi olduğu meselesi tartışmalara yol açtı. Bu mülkler üzerindeki hak iddiaları, özellikle cemaatin ileri gelenlerini sık sık karşı karşıya getiren büyük kavgalarla sonuçlandı. Kardeşlerin arasındaki bu gerilimler, ibadet alanları üzerinden inşa edilen yapılarla daha da alevlendi.
“BUNLAR CAMİ AVLUSUNA İŞEDİLER”
Kardeşlerin, ibadet alanlarında inşaata başlaması, içindeki gerginliği artıran bir diğer sebep oldu. İki vakıf arasında yaşanan bu kargaşa, o kadar büyüdü ki, jandarma müdahale etmek zorunda kaldı. Serhendi Vakfı sözcüsü, olay yerinde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Sözcü, yaşanan durumu eleştirerek, “Bunlar cami avlusuna işediler. Kimseden fiili müdahale istemiyorum, devletin ilgili mercileri harekete geçmeli. Ayrıca o kadar arazileri var, oda yapacak burayı mı buldular” ifadelerini kullandı. Bu açıklama, durumu daha da karmaşık hale getirdi.
Sosyal medya ve basında gündüz ve gece demeden yankılanan bu açıklama ve karşılıklı suçlamalar, hem daha geniş bir kitleyi etkilemeye başladı hem de cemaati oluşturan bireyler arasında kutuplaşmayı derinleştirdi. Olayların büyümesi ve tarafların birbirlerine yönelik sert ifadeleri, toplumsal bir gerilimi de beraberinde getirdi. Tüm bunlar, sadece cemaat içindeki sorunların değil, aynı zamanda dini yapılanmaların toplumsal etkilerinin de bir göstergesi oldu.
Cemaat içindeki bu çatışma, zamanla yerel medya organları tarafından da ele alınmaya başlandı. Her iki vakfın taraftarları, kendi liderlerini savunarak ve karşı tarafı suçlayarak, kargaşanın büyümesine neden oldular. Bu süreçte, sosyal medyada yapılan tartışmalar, cemaati oluşturan insanların arasında uzun süreli bir kopma yaratma riski taşıyor. Zira bu tür dini yapılar, çoğunlukla toplumsal yapı içinde güçlü bağlara sahiptir ve bu bağların zedelenmesi yalnızca liderler arasında değil, cemaatin tüm fertleri arasında da çatlaklara yol açmaktadır.
Sonuç olarak, Menzil cemaati içindeki bu bölünme ve tartışmalar, sadece iç işleyişin değil, aynı zamanda toplumdaki dinamiklerin de sorgulanmasına ve tekrar gözden geçirilmesine neden olacak bir sürecin başlangıcını oluşturuyor. Bireylerin bağlı olduğu bu dini yapıların, nasıl bir toplum yapısı ve değerler sistemi içinde var olduğunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği aşikardır. Bu tür olaylar, toplumdaki farklı inanç ve uygulamaların nasıl bir arada barınabileceği konusunda önemli dersler çıkarılmasına yol açabilir.
Özellikle ibadet alanlarının paylaşımı gibi kutsal alanlardaki sorunların, ne kadar önemli ve kırılgan olduğu bir kez daha ortaya çıkmış durumda. Dini yapılar, sadece ibadet için toplanma alanları değil, aynı zamanda bireylerin toplumsal ve kültürel kimliklerini oluşturdukları