CHP Genel Başkanı Özgür Özel, siyasilerin eleştirilere açık olması gerektiğini belirterek, Sokak röportajında konuşan Dilruba’nın tutuklanmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Siyasetçilerin en ağır eleştirilere bile açık olması gerektiğini söyleyen Özel, seçmenlere karşı hakaret içeren bir tutumun tasvip edilemeyeceğini ancak bir vatandaşın kişisel düşüncelerini ifade etmesinin tutuklanmayı gerektirecek bir sebep olmadığını dile getirdi. Bunun ölçüsüz ve siyasi bir tavır olduğunu belirten Özel, ağır suçlar işleyen birçok kişinin ceza almadığını, bu durumda Dilruba’nın tutuklanmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti ve serbest bırakılması gerektiğini belirtti.
Özel’in talimatıyla Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi’nin adli süreci yakından takip ettiği ve İzmir Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı ile avukatların Dilruba ve ailesiyle sürekli iletişimde oldukları belirtildi. Bu süreçte CHP tarafından Dilruba ve ailesine destek olunduğu ve gerekli adımların atılacağı açıklandı.
Öte yandan, CHP’li milletvekilleri de konuyla ilgili olarak gerekli görüşmeleri yapmak üzere harekete geçti. CHP’li vekiller, Dilruba’nın hukuki sürecini yakından takip ederek gerekli girişimlerde bulunacakları belirtildi. Parti içinde de konuyla ilgili olarak sık sık istişarelerde bulunulduğu ve adli sürecin sonuçlanmasını sabırsızlıkla bekledikleri ifade edildi.
Özel’in bu konudaki açıklamaları ve partinin aldığı tavır, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Birçok kesim, siyasilerin eleştirilere karşı daha açık ve toleranslı olmaları gerektiği konusunda Özel’e destek verirken, dil ve fikir özgürlüğünün önemine vurgu yaptı. Aynı zamanda, adalete güvenin önemine dikkat çekerek, herkesin eşit ve adil bir şekilde yargılanması gerektiğine dikkat çekti.
Sonuç olarak, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, Dilruba’nın tutuklanmasına karşı takındığı tavır ve partinin aldığı destekleyici tutum, siyasette özgürlük ve adaletin önemine dair önemli bir örnek teşkil etmektedir. Bu olay, siyasilerin ve halkın düşüncelerini özgürce ifade etme hakkı konusunda önemli bir tartışma başlatmış ve demokratik değerlere olan inancı güçlendirmiştir.