“`html
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) mensupları, 19 Mart tarihinden itibaren gerçekleşen olayları sulandırma ve kamuoyunun dikkatini başka mecralara yönlendirme gayreti içerisinde, yaşanan gelişmelerin faturasını Hükümet veya AK Parti’ye çıkarmaya çalışıyorlar. Ancak, bu çabalara rağmen, sürecin AK Parti’nin etkisi olmadan ve bağımsız bir şekilde ilerlediğini, CHP’li çeşitli bireylerin müşteki, şüpheli veya itirafçı olarak rol almalarıyla da gözler önüne seriyorlar.
Daha önce belirttiğimiz gibi, savcılıktaki iddialara göre, rüşvet alan, para kulelerini dizen, görüntüleri servis eden ve kurultayı iptal etmeye çalışan isimlerin hepsi CHP mensubu. Ancak, buna rağmen CHP’ye göre suçlu olan tek taraf, Hükümet. Böyle bir tez artık temellerinden çökme aşamasına geldi. Gizlilik kararı esnetildiğinde ise bu çöküşün tamamen ortaya çıkacağına inanıyorum.
Son gelişmelere bakalım: Savcılıktaki soruşturma dosyasında İmamoğlu’nun suç örgütünün tepe yöneticilerinden biri olduğu ileri sürülen Murat Ongun, Tuncay Yılmaz, Fatih Keleş ve Necati Özkan olmak üzere toplam 14 kişi tutuklandı ve Çorlu, Tekirdağ ile Kocaeli’ndeki cezaevlerine nakledildi. İddialara göre, tutuklu şahıslar Silivri Cezaevi’nde bir iletişim ağı kurarak, aralarındaki itirafçı olma niyetinde olanları baskı altına alarak engellemeye çalışıyorlar.
Nakil kararı sonrasında, özellikle Saraçhane medyası ve bazı sosyal medya trolleri ile CHP’li siyasetçilerin olayı yine bir algı yönetimi üzerinden yürütmeye çalıştıkları gözlemleniyor. Ancak, CHP’li Umut Akdoğan’ın Halk TV’deki söylemleri bu ikili stratejiyi yerle bir etti. İmamoğlu ve ekibinin avukatları üzerinden cezaevindeki birbirleriyle ‘pusula’ gönderdiğini itiraf etmesi, muhalif medya tarafından büyük bir skandal olarak değerlendirildi.
Umut Akdoğan, bu sözleri 7 Nisan 2025 tarihinde Halk TV’de dile getirdi ve nakil işlemi ise 13 Nisan 2025 tarihinde gerçekleştirildi. CHP Ankara Milletvekili Akdoğan, ‘Ekrem İmamoğlu’nun hazırladığı notların diğer tutuklulara avukatlar aracılığıyla ulaştığını ve Murat Ongun’un hazırladığı raporların İmamoğlu’na geri gönderildiğini’ belirtti. Bu sözleriyle avukatlar aracılığıyla iletişim kurmaları ve yönlendirme yapmaları gerektiği konularında açıkça bilgi vermiş oldu.
Ancak, bu durumun ortaya çıkmasıyla birlikte muhalif medya Akdoğan’ı hedef alarak ‘CHP’nin sorunu: İshal-i fem’ başlığını attı, yani bu ifadesiyle onu alay konusu haline getirdi. Bunun arkasında, CHP’nin kendi içindeki sorunların ve yaşananların büyük bir çuval incirin berbat edildiğine işaret ettiğini ifade ettiler. Aslında yaşanan her gelişme, suçların ve sorumlulukların kaynağının çoğu zaman CHP’li bireylerden geldiğini gözler önüne seriyor.
Özetle, bu süreçte yaşananların pek çoğu, tutuklandıktan sonra birbirleriyle haberleşenlerin CHP’li olduğunu ve bu gerçeği kabul edenlerin de CHP’den geldiğini gösteriyor. Ancak, bu durumu kabullenmeyip ‘iktidarın sorumluluğu’ gibi bir algı peşinde koşanlar için sadece 24 saat boyunca Halk TV izlemek yeterlidir.
Peki, Umut Akdoğan kimdir? Akdoğan, CHP’nin olağan kurultayı öncesinden itibaren Özgür Özel’e en yakın isimlerden biri olarak biliniyor. Bu öncesindeki ve devamındaki yakınlıkları sayesinde partinin içinde önemli bir konuma gelmiş durumda. Ekrem İmamoğlu’nun etkilerinin daha da azaldığı bu süreçte, Akdoğan’ın medya aracılığıyla konuşması çeşitli spekülasyonlara neden olacak. Bu sebeple, Özgür Özel’in bu süreçte
