Haber7 – ÖZEL
Son dönemde Türkiye’nin siyasi gündeminde önemli bir yer tutan CHP içerisinde yaşanan olaylar, partinin iç yapısını tehdit eden bir dizi skandal ve tartışmayı beraberinde getirdi. Para kulesi skandalını ortaya çıkaran ve İmamoğlu’nun yolsuzluk ile terör ihbarlarını savcılığa ileten muhalif CHP’li isimler, parti içinde yaşanan lider değişimine neden olan kurultayın peşini bırakmadı. Özellikle delegelere yüksek tutarlı paraların ödenerek seçim tercihlerinin etkilenmesine yönelik itirazlar, CHP’ye kayyum atanması ihtimalini gündeme getirdi. Özgür Özel tarafından ortaya atılan “baskın kurultay” formülüne karşı muhalif isimler harekete geçerek itirazlarda bulundular.
İmamoğlu’nun tutuklandığı yolsuzluk operasyonundaki CHP faktörünün de dikkatle incelendiği günlerde, eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın yanı sıra kurultayda para trafiği döndüğünü iddia eden delegenin adı öne çıktı. Levent Çelik ve Hatip Karaaslan gibi isimler, CHP’nin 6 Nisan 2025 tarihinde gerçekleştirmeyi planladığı olağanüstü kurultay kararının iptali için mahkemeye başvurdu. Mahkeme dilekçesinde, önceki 38. Olağan Kurultay’da yaşandığı öne sürülen ciddi hukuksuzluklara dikkat çekildi.
Dilekçede, 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde yapılan kurultayın seçim usullerine aykırı olarak gerçekleştirildiği vurgulanırken; bu durum, mevcut Genel Başkan Özgür Özel ve parti yönetiminin yetkisinin hukuken tartışmalı olduğu savunularak, iptali istenen seçimlerin yenilenmesi gerektiği ifade edildi. Delegelerin, partinin mevcut yönetimi ile ilgili ciddi kaygıları bulunuyor; bu kaygılar, partinin geleceğini şekillendirme noktasında önemli bir tehdit olarak öne çıkıyor.
ÖZEL’İN HAMLESİNİ BOŞA DÜŞÜRME ADIMI
Davanın dilekçesinde en dikkat çekici husus, önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun görevine geri dönmesiyle ilgili ifadelerdir. Mahkemeye sunulan belge, 4-5 Kasım 2023 tarihindeki kurultayın “mutlak butlanla sakatlanmış olduğu” ve dolayısıyla “yok hükmünde” sayılması gerektiği dile getirerek, Kılıçdaroğlu ile önceki yönetimin yeniden göreve iade edilmesi gereken bir durum olduğunu öne sürdü. Bu durum, yönetimin meşruiyetini sorgulayan ve partinin iç işleyişine dair endişeleri artıran bir gelişme oldu.
Dilekçede öncelikle, önceki kurultayda seçilmiş olan Parti Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Parti Meclisi ile Yüksek Disiplin Kurulu üyelerinin görev yetkilerinin geri döneceği belirtildi. Bu bağlamda, 4-5 Kasım tarihli kurultay öncesi görevde bulunan Kılıçdaroğlu ile önceki Parti Meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu üyelerinin, nihai iptal kararının kesinleşmesine kadar tedbiren görevlerine iadesine karar verilmesi talep edildi. Bu Yargıtay’ın ne kadar tarafsız bir şekilde hareket edebileceği ve taraflar arasındaki hukuki durumların nasıl şekilleneceği soruları gündeme geldi.
Mahkemeye sunulan başvuru dilekçesinde, mevcut durumlara karşı birkaç kez “Olağanüstü Kurultay” talebi konusuna vurgu yapılırken, partinin iç dinamiklerine dair yaşanan bu çekişmelerin sadece yönetimle sınırlı kalmayıp, partinin tabanını da etkileyebilecek farklı sonuçlar doğurabileceği öne sürüldü. CHP’nin içindeki bu çatışma, muhalefet partisi olarak duruşunu sorgulatan durumlar haline dönüşebilir. Sonuç olarak, gerek parti içindeki kendi koalisyonu sağlama çabaları, gerekse muhalefette kalabilme stratejileri, CHP’nin siyasi geleceğini nasıl şek
