Geçen Pazar günü Kanal 7 Başkent Kulisi programında AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala ile bir araya geldik. Ala, program sırasında ‘Teğmenler’ konusunu ele alırken, geçmişteki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantılarını ve basının bu toplantılara yönelik tutumunu hatırlatarak, önemli bir noktaya değindi. “Eskiden MGK toplantıları olduğunda basın mensupları bir hafta öncesinden anons etmeye başlardı. Bildiri yayınlanır yayınlanmaz, saatlerce bu bildiri konuşulurdu. Şimdi ise MGK’dan dahi haberi olmuyor kimsenin. Kabine Toplantısı saatler öncesinden takip ediliyor ve Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşması canlı yayınlanıyor” ifadelerini kullandı.
Bu sözler, Türkiye’nin askeri-sivil ilişkilerindeki normalleşmenin önemli bir hatırlatıcısıydı. Teğmenlerin ‘korsan yemininin’ metni, bu konuyla ilgili düşünceleri yeniden gündeme getirdi. 27 Mayıs darbesi, temelinde ‘Genç Subaylar’ tarafından gerçekleştirilen bir darbe olarak tarihe geçti. Ordu içinde yer alan üst kademe generallerin, Milli Birlik Komitesi üyesi teğmenlere, yüzbaşılara ve binbaşılara tekmil vermek zorunda oldukları bir dönemden günümüze gelindi. Türkiye, ordu içindeki disiplini ve üst- alt ilişkilerini ciddi anlamda zorlayan dönemler geçirdi.
Cumhuriyet Gazetesi’nde yer alan “Genç Subaylar Tedirgin” başlıklı manşetler de bu tarihsel bağlamda hatırlanması gerekenler arasında. Eylül ayında, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, korsan yemin olayı sonrası yaşanan kaygılı durumu bir soru ile sorgulamıştı: “Kanunla belirlenmiş yemini müteakiben mezun subayların bir bölümünün dile getirdikleri yemine ihtiyaç duymalarının mana ve maksadı nasıl yorumlanmalıdır?” Bu soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, askerin yıpratılmasına izin vermeyeceklerini vurgulayarak cevap vermişti. “Bazı istismarcılar ortaya çıkmak suretiyle kılıçlar çektiler. Gerekli bütün araştırmalar yapılıyor. Oradaki birkaç kendini bilmez temizlenecek” demesi, askeri disiplinin korunacağına dair bir taahhütte bulunuyordu.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) yapısında önemli değişiklikler yaşandı. Yüksek Askeri Şura’nın yapısının sivil ağırlıklı olarak düzenlenmesi ve Genelkurmay’ın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması gibi adımlar atıldı. Bu değişikliklerin amacı, ordu içindeki darbe kültürünü sona erdirmek ve TSK’nın demokratik ülkelerde olduğu gibi dış tehditlere karşı koruma misyonuna sahip, sivil ve seçimle iş başına gelmiş otoritelere tabi bir yapıya dönüşmesini sağlamaktı. 15 Temmuz sonrası ordu, yeni bir misyona yönelerek gücüne güç kattı ve terörle mücadelede önemli başarılar elde etti.
Türkiye’nin yürüttüğü yurtdışındaki operasyonlar ve proaktif dış politika da bu bağlamda ön plana çıktı. “İnançlara saygılı” yapılan yorumlarla, laiklik ile ilgili tartışmalar gündemin gerilerine itildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koyduğu tepkiler ve Bahçeli’nin gündeme getirdiği sorular, Türkiye’nin askeri vesayet düzeninin yükünden kaynaklanan hassasiyetleri gözler önüne serdi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in konudaki sert duruşu ise dikkat çekti. Özgür Özel, korsan yemin olayına net bir şekilde sahip çıkarak, Erdoğan ve Bahçeli’nin açıklamalarına değinmeden sadece teğmenler üzerinden ajitasyon yaparak meseleyi ele aldı. Geçtiğimiz günlerde, medya mensuplarına yaptığı açıklamada, olayın ticaretine ve suçsuz insanların durumuna vurgu yaparak, “Tayyip Bey’in kutuplaştırma ihtiyacına feda edilecek olmasından çok üzüntü duyuyorum” dedi.
Ayrıca, geçen haftaki Meclis grup konuşmas