Lütfü Savaş, Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atanmasının ardından Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından İstanbul’da gerçekleştirilen bir mitinge, Demokrasi ve Emek Partisi (DEM) Eş Genel Başkanlarının katılım gösterdiği etkinlikte sosyal medya üzerinden sert bir şekilde tepki göstermiştir. Savaş, bu mitingdeki katılımcıları eleştirirken, mevcut CHP yönetiminin, terörle bağlantılı olan ve bu durumu siyasi çıkar elde etme amacıyla kullanan kişilere veya oluşumlara sahip çıkma çabasında olduğunu vurgulamıştır.
Savaş, “Bugünün CHP’si DEM’lenmekle meşgul. Parti olarak, terör ile bağ kuran ve terörden siyasi rant devşirenleri her kim olursa olsun ya da hangi oluşum olursa olsun savunamayız.” şeklindeki söylemleriyle gündemi meşgul etmiştir. Bu sözler, hem CHP içinde hem de halka karşı ciddi tartışmalara neden olmuş ve partinin duruşu hakkında soru işaretleri oluşturmuştur.
Bu açıklamaların ardından CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Lütfü Savaş’ı “kesin ihraç” istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk etme kararı almıştır. Bunu takiben, Disiplin Kurulu, Savaş’ın partiden ihraç edilmesine yönelik yapılan oylama ve değerlendirmelerin sonucunda toplantısının sonlanmasıyla birlikte, ihraç kararını vermiştir. Bu süreç, partinin içindeki fikir ayrılıklarının ve disiplin anlayışının ne denli katı olduğunu gözler önüne sermektedir.
Lütfü Savaş’ın bu tutumu, CHP içinde çeşitli tepkilere neden olmuş, bazı partililer bu durumu demokratik bir eleştiri olarak değerlendirirken, bazıları da CHP’nin siyasi duruşunu rayından çıkması olarak yorumlamıştır. Parti içinde yaşanan bu tartışmalar, Savaş’ın duruşunun yanı sıra partinin genel politikalarını nasıl şekillendirdiğinin de bir göstergesidir. Özellikle, terör örgütleriyle ilişkili olan çizgilerle ilgili olarak parti içindeki farklı görüşlerin açığa çıkmasına neden olmuştur.
CHP’nin bu sert tutumu, bazı gözlemciler tarafından muhalefetin kendi içindeki birlik ve dayanışma açısından sorgulanabilir bir adım olarak algılanmıştır. Lütfü Savaş’ın sosyal medya üzerindeki eleştirileri ve bunun sonuçları, CHP’nin ilerleyen süreçlerde nasıl bir strateji belirleyeceği konusunda önemli bir örnek teşkil etmektedir. Partinin özellikle yerel yönetimlerdeki tutumları ve bu tür tartışmalar, gelecekteki seçimler ve siyasi arenadaki pozisyonunu doğrudan etkileme potansiyeline sahiptir.
Sonuç olarak, Lütfü Savaş’ın ihraç süreci, Cumhuriyet Halk Partisi’nin demokratik işleyişi, iç disiplin ve terörle mücadele konularındaki hassasiyetleri hakkında önemli bir tartışma başlattı. Bu tür durumlar, hem partinin iç dinamiklerinin gözlemlenmesi hem de Türkiye’nin genel siyasetinde yaşanan gelişmelerin izlenmesi açısından kritik öneme sahiptir. Savaş’ın ihraç edilmesi, hem CHP camiasında hem de genel kamuoyunda geniş yankılar bulmuş, siyasi iletişim ve ilişkilere dair önemli sorular ortaya çıkarmıştır.
