CHP’DE ŞAİBELİ KURULTAY VE TEK ADAY DURUMU
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içerisinde yaşanan gelişmeler, partinin geleceği açısından önemli bir dönüm noktası oldu. Şaibeli kurultayın iptal edilme ihtimali olduğu anda, partinin lideri Özgür Özel, baskın bir kurultayda tek aday olarak seçime girdi. CHP delegeleri, Özel dışında destekleyecek başka bir adayın yarışa girmediği bir ortamda, bu durumu kabullenmek durumunda kaldılar. Böylelikle, partinin içindeki şaibeli durumlar çözme amacıyla Özgür Özel rakipsiz bir şekilde seçimlere katılma fırsatı buldu.
Bunun yanı sıra, CHP içinde yargıya taşınan kurultayın iptal edilmesi, partililerin bu durumu nasıl değerlendirileceği üzerine de tartışmalara yol açtı. Ancak, transparet bir süreç yürütülmediği için bu durum, birçok partili tarafından eleştirildi. Mevcut liderin bu kadar kolay bir şekilde yetersiz bir seçim süreci ile öne çıkması, parti içindeki demokrasinin sorgulanmasına neden oldu.
ADAY BELLİ, SONUÇ DA BELLİ
CHP’de izlenen “tek adam-tek aday” stratejisi, parti içerisindeki demokratik işleyişin sorgulanmasına yol açıyor. Bu taktik, daha önce cumhurbaşkanlığı adayı belirlenmesi sürecinde de kullanıldı. Yolsuzluk soruşturması öncesinde Mansur Yavaş’ın dışlanması ve Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olarak öne çıkarılması amacıyla “ön seçim” adı altında bir yöntem hayata geçirilmişti. Ancak bu süreçte İmamoğlu, tek aday olarak sunulmuş ve CHP üyelerinin oylarıyla kendisinin seçilmesi sağlanmıştı.
Ön seçim süreci sırasında milletvekillerine dağıtılan formlarda, aday öneri kısmında dahi belirgin bir yönlendirme mevcuttu. Formda yer alan “…’nun” ifadesinin özellikle Ekrem İmamoğlu’na atıfta bulunması, diğer adayların dışlandığını göstermekteydi. Bu durum da ön seçim sürecinin adil ve şeffaf bir şekilde yürütülmediğini açıkça ortaya koyuyordu.
Sonuç olarak yapılan ön seçimde İmamoğlu, başka bir rakip olmadan yalnızca kendi adıyla yarışa girmişti. Bu süreçte, CHP’nin içinde bulunduğu durum, demokratik ilkelerin ne derece yerine getirildiği hususunda ciddi tartışmaların yaşanmasına neden oldu.
MEDYA YANSIMALARI VE ELEŞTİRLER
Bu durum, özellikle medya tarafından çeşitli şekillerde yorumlandı. Örneğin Sözcü TV’deki Fatih Portakal, CHP’deki seçim sürecini ele alarak, “Bu seçimlerin sonucu baştan belli” ifadesini kullanarak ortamı değerlendirdi. Portakal, sürecin başından itibaren yapılması gerekenlerin yerine getirilmeyeceğini, dilekçede yer alan isim kısmındaki belirsizliklerin, İmamoğlu’na özel bir vurgusu olduğunu savundu. Bu tür eleştiriler, partinin iç işleyişinin ne denli şeffaf olduğuna dair güçlü bir endişe yarattı.
TEK ADAYLI GÖSTERİ VE KAPSAYICILIK SORUNU
Sonuç itibarıyla, CHP’de hem genel başkanlık hem de cumhurbaşkanlığı adaylığı açısından ortaya konan tek adaylı gösterimler; partinin içindeki demokrasinin sorgulanmasına neden olmakta. Parti içindeki bu tek adaylık durumu, birçok üye ve taraftar tarafından, köklü bir değişim ve farklı seslerin duyulmasını engelleyen bir yapı olarak değerlendirilmektedir. Bu da CHP’nin geleceği açısından ciddi bir tehdit oluşturmakta ve rekabetçi bir yapıyı destekleyecek olan dinamiklerin ortadan kalkmasına sebep olmaktadır.
Önümüzdeki dönemde, CHP’nin bu tür uygulamalarla nasıl bir yol haritası çizeceği ve bu sürecin partinin tabanında yaratacağı etkiler merakla beklenmektedir. Parti bir yandan içindeki sorunlara çözüm ararken, diğer yandan
