Maltepe’de gerçekleştirilen ve 2,2 milyon yurttaşın katıldığı büyük miting, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in dikkat çekici açıklamalara sahne oldu. Mitingin bazı medya kuruluşları tarafından gereksiz yere göz ardı edilmesi, Özel’in tepkisini çekti. Özel, özellikle bu durumu eleştirdiği konuşmasında, bazı medya organlarını boykot etmeye çağırdı.
Katılımcıların yoğun ilgisiyle gerçekleşen miting, CHP liderinin medya kuruluşlarına olan güvenini sorgulamasına neden oldu. Özel, bu tür büyük etkinliklerin medya tarafından takdir edilmesi ve halka duyurulması gerektiğini savundu. Mitingin bu denli büyük bir katılımla gerçekleşmesi, aslında toplumsal bir hareketliliğin ve siyasi bir dayanışmanın göstergesi olarak öne çıktı. Ancak medya tarafından yok sayılmasının, kamuoyunu bilgilendirme görevini yerine getiren basın için kabul edilemez bir durum olduğunu belirtti.
RTÜK BAŞKANI TEPKİ GÖSTERDİ
Özgür Özel’in miting sonrası gerçekleştirdiği boykot çağrısına Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin’den sert bir yanıt geldi. Şahin, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda, Özel’in açıklamalarını eleştirerek, “Günlerdir ‘özgür basın’ nutukları atanların riyakârlığını bir kez daha gördük” ifadesini kullandı. Bu açıklamalar, basın özgürlüğü konusunu yeniden gündeme taşıdı.
Şahin, özellikle yayın akışına müdahale etmenin basın özgürlüğüyle hiçbir şekilde bağdaşmadığını vurgulayarak, “Basın özgürlüğünden söz edemezler!” dedi. Bu tür boykot çağrılarının, yerli ve millî medya kuruluşlarına karşı hedef göstermenin yanı sıra, özgürlük anlayışıyla çeliştiğini belirtti. Özgür Özel’in çağrılarının, basın çalışanlarının ve ailelerinin doğrudan hedef alınmalarına yol açabileceği uyarısında bulundu.
ERDOĞAN’IN 2008 YILINDAKİ BOYKOT ÇAĞRISI
Öte yandan, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2008 yılında Doğan Grubu’na yönelik başlattığı boykot çağrısı da tekrar gündeme geldi. O dönemde Erdoğan, partililere yönelik olarak bir kampanya başlatmış ve “Yalan yanlış haber yapan medya kuruluşlarına karşı kampanya başlatın ve bu gazeteleri evlerinize sokmayın” demişti. Bu açıklamalar, o dönemde medya dünyasında önemli bir yankı uyandırmıştı.
Erdoğan, o tarihe dair başka açıklamalarında, medya kuruluşlarının güvenilirliğini yitirdiğini ifade etmiş ve bu duruma karşı bir karşı kampanya başlatacaklarını belirtmişti. Bu dönemdeki medyaya karşı tavır, hükümet ile medya arasındaki çelişkili ilişkiyi ve siyasi baskının nasıl işlediğini gözler önüne seriyordu. Erdoğan’ın çağrısı, parti içindeki aktivistlerle birlikte geniş bir kitleye ulaşmayı hedefliyordu ve bu, siyasi iletişimde yeni bir dönemi işaret ediyordu.
Bugün, Özgür Özel’in çağrısının bir yansıması olarak değerlendirilmekte olan bu durum, geçmişten günümüze değişen siyasi iletişim ve baskı dinamiklerinin gözler önüne serilmesine olanak sağlıyor. Medya organlarına yönelik bu tür boykot çağrıları, hem basın özgürlüğü açısından hem de siyasi muhalefet açısından önemli tartışmalara yol açıyor.
Sonuç olarak, Maltepe mitingi ile başlayan tartışmalar, yalnızca bir siyasi etkinlik olarak değil, aynı zamanda Türkiye’deki basın özgürlüğü ve siyasi iletişim bağlamında bir dönüm noktası olarak değerlendirilebilir. Tüm bu gelişmeler, gelecekteki siyasi atmosferin nasıl şekilleneceğini ve medyanın bu süreçteki rolünü belirleme açısından kritik bir önem taşıyor.
