31 Mart Yerel Seçimleri’nden önce Bartın Belediye Başkanı olan CHP’li Rıza Yalçınkaya, seçim öncesi hiç kimsenin işini kaybetmeyeceğini açıklamıştı. Ancak son zamanlarda başkanın 41’i kadın, 63’ü erkek olmak üzere toplamda 104 kişiyi işten çıkarmaya hazırlandığı ortaya çıktı. Yalçınkaya, Bartın Çalışma ve İş Kurumu müdürlüğüne gönderdiği yazıda, 9 Haziran tarihinden itibaren 104 kişiyi işten çıkaracağını bildirdi.
Bu durumun yanı sıra, Yalçınkaya’nın seçim kampanyası sırasında fotoğraflarını çeken ve CHP Gençlik Kolları üyesi olan bir kişiyi basın müdürlüğünde, yine CHP üyesi olan 2 kişiyi de özel kalem müdürlüğünde işe aldığı ortaya çıktı. Ayrıca, emekli olan kişilere kıdem tazminatlarının yarısının ödendiği ve Başkan Yalçınkaya’nın da belediyeden aylık 120 bin TL maaş aldığı belirtildi. Bu durum Bartın halkı arasında büyük tartışmalara neden oldu.
Sadece Bartın değil, CHP’li Kuruçaşile ilçesi Belediye Başkanı Uğur Güneş’in de 9 kişiyi işten çıkardığı öğrenildi. Güneş’in gerekçesi hakkında herhangi bir açıklama yapılmadı. Her iki belediye başkanının da işten çıkarmaları sonrasında faaliyetlerinin ve politikalarının sorgulandığı bir dönemde, bu tür uygulamaların partiler arasında güvenilirlik ve şeffaflık konularında sorgulanmasına neden oldu.
Özellikle seçim öncesi vaatlerde bulunan siyasetçilerin böyle ani kararlar alması ve işten çıkarmaların ardından kamuoyunun tepkisini çekmesi, siyasi arenada dikkatleri üzerine çekti. Özellikle seçim dönemlerinde verilen sözlerin ve yapılan vaatlerin ardından bu tür durumların yaşanması, siyasetçilere olan güveni ve itibarı sorgulatmaktadır. Bartın ve Kuruçaşile ilçesinde yaşanan bu olaylar, siyasetin halk üzerindeki etkisi ve siyasetçilere duyulan güvenin nasıl zedelenebileceği konularında da bir kez daha düşündürmeye sevk etmektedir.
Sonuç olarak, Bartın Belediye Başkanı Rıza Yalçınkaya ve Kuruçaşile Belediye Başkanı Uğur Güneş’in işten çıkarmaları ve belediye içinde yapılan atamalar siyasette güvenilirlik ve şeffaflık konularını gündeme taşımıştır. Bu tür uygulamaların siyasetçilerin ve partilerin vaatlerine olan güveni zedeleyebileceği ve halk nezdinde itibar kaybına neden olabileceği önemle vurgulanmalıdır.
