“`html
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, CHP Genel Başkanı Özgür Özel tarafından dile getirilen yerli ve milli markalara karşı yapılan sözde ‘boykot’ çağrılarına yanıt verdi. Altun, “Ana muhalefet genel başkanının bu tür girişimleri, ülkemizin huzur ortamını bozmaya, toplumsal kutuplaşma ve gerilim yaratmaya yönelik başarısız bir siyaset mühendisliği çabasıdır” dedi. Bu açıklamasıyla, Özel’in ekonomiyi baltalama ve kendi ideolojik saplantılarına destek vermeyenleri hedef alma amacında olduğunu vurguladı.
CHP’nin boykotlistesi ve Medya Eleştirisi
Özgür Özel, yaptığı açıklamada, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu‘nun haksız yere tutuklanmasına karşı yapılan Saraçhane mitinglerini yayınlamayan medya kuruluşları ve patronlarına boykot çağrısında bulundu. Bu durum, medya ve iktidar arasındaki çekişme olarak dikkat çekti. Özel, boykot listesi açıklamasında üç şirketin isimlerini sildiğini belirtti. Özellikle Milangaz, Likidgaz ve Türk Petrol’ün boykot dışında kalacağını dile getirdi. Bunun gerekçesini ise bu şirketlerin, 2020’de Demirören’in kurtuluşu için OYAK’a yükletilmesi olarak gösterdi ve bu durumun halk üzerindeki olumsuz etkisini vurguladı.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Özgür Özel’in boykot çağrısının toplumsal ayrışmayı körükleyeceğine dair endişelerini dile getirdi. Altun, “Bu tür çağrılar Türkiye’nin sosyolojisini anlama konusunda sınıfta kaldığınızı gösteriyor. CHP’nin bu tutumu, ayrımcılık ve faşizm ortamını beslemeyi hedefliyor” diye konuştu. Ayrıca, kendisine muhalefet eden medyaya yönelik olarak eleştirilerde bulundu ve “Önce kendi evinize bakın” diyerek muhalefetin içinde bulunduğu durumu sorguladı.
Tutuklama Süreci ve Sonuçları
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik yürütülen ‘terör’ ve ‘yolsuzluk’ soruşturması kapsamında, 19 Mart 2023 tarihinde gözaltına alınan Ekrem İmamoğlu, 23 Mart’ta tutuklandı. İmamoğlu, sebep olarak “yolsuzluk” suçlamalarının yanı sıra, “ihaleye fesat, kişisel verileri kaydetme, rüşvet ve örgüt kurma” iddialarıyla Silivri Cezaevi’ne gönderildi. Bu tutuklama, İBB Başkanlığı görevinden uzaklaştırılmasına yol açtı ve Türkiye’nin siyasi sahnesinde büyük bir kıyamet seli yarattı.
Tutuklama üstüne, İmamoğlu’nun siyasi kariyerine dair sorular tartışılmaya başlandı. Gözaltına alınma ve tutuklanma süreci, Türkiye’de siyasi polarizasyonu ve medyadaki bağımsızlığın sorgulanmasını tekrar gündeme getirdi. Bu durum, topyekün İstanbul seçimleri üzerindeki etkileri bakımından da oldukça kritik bir aşama oldu. Medya yayınlarının eksikliği ve iktidara yakın grupların tutumu, “demokratik süreçler ve hak arayışı” konusundaki tartışmaları da artırdı.
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU ve diğer gazeteciler, İmamoğlu’nun serbest kalması durumunda, kayyım atamalarının önlenip önlenmeyeceği ve siyasi yaşamının nasıl etkileneceği üzerine analizler yapmaya başladılar. Bu süreç, Türkiye’daki siyasal yaşama dair soru işaretlerini daha da derinleştirdi.
İmamoğlu’nun ifadesi, mal varlığının algılandığı gibi olmadığını yineleyerek “Benim mal varlığım bir yüzükle yola çıkılan uydurma siyasi yaşam hikâyelerine benzemez” demeçlerini içermekte. İBB
