Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye’nin kuruluş döneminde köy ve kır toplumu niteliğine sahip olduğunu vurgulamış ve “Köylü milletin efendisidir” sözüyle köylülere değer verdiğini ifade etmiştir. Ancak CHP tek parti döneminde köylülerin durumu pek de iç açıcı değildi. İşçilerle ilgili Atatürk’e atfedilen bir özdeyiş olmamakla birlikte, nüfus sayımlarına göre köylerde yaşayan nüfus oranı oldukça yüksekti.
1950 seçimleriyle birlikte Demokrat Parti iktidara geldi ve ülke ekonomisinde önemli değişimler yaşandı. Sanayileşme ve yatırımlar artarken kırsaldan kente göç hız kazandı. Bu süreçte işçi sınıfı da belirgin bir şekilde oluşmaya başladı. Ancak Bülent Ecevit’in iktidarında işçilerin yaşam koşulları iyileşmedi ve sefalet ücretleriyle karşılaştılar.
AK Parti döneminde ekonomik olarak daha iyi bir dönem yaşayan işçiler, 2019’da CHP’nin ceberut yüzüyle yine karşılaştılar. Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim öncesinde verdiği sözlere rağmen, seçimler sonrasında binlerce belediye işçisinin kovulması, CHP’nin işçiye değer vermediğini bir kez daha gösterdi. Özgür Özel’in de CHP içinde değişim yaratamadığı, işçilerin taleplerine kulak tıkadığı görüldü.
İşçilerin haklarını savunan sendikaların girişimleri ve eylemleri, CHP yöneticileri tarafından dikkate alınmadı. Özgür Özel’in CHP Genel Merkezi önündeki işçi eylemine duyarsız kalması, partinin elitist yapısının hala devam ettiğini gösterdi. CHP’nin tavrı, geçmişte köylülere yönelik aşağılayıcı söylemlerinden farklı olmayıp işçilere karşı da duyarsızlık sergilediği görüldü.
Sonuç olarak, Türkiye’nin siyasi tarihine damga vuran liderlerin sözleriyle işçilere değer verildiği ancak pratikte durumun farklı olduğu görülmektedir. CHP’nin işçi ve emekçilere karşı tutumu, tarihsel süreç içinde hala değişim göstermemektedir ve işçi sınıfının hakları için mücadele veren kişilerin sesi dikkate alınmamaktadır. Bu durum, siyasetin ve toplumun geleceği açısından önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.