Çin, 14 yıllık bir aranın ardından para politikasında gevşeme işareti vererek, önümüzdeki yıl para politikasında “gerekli derecede gevşeme” yapacağını ve ekonomiyi canlandırmak amacıyla daha proaktif bir maliye politikası uygulayacağını duyurdu. Bu açıklamalar uluslararası finans piyasalarında büyük yankı uyandırdı. Çin’in hisse senetleri ve devlet tahvilleri değer kazandı; özellikle Hong Kong’un Hang Seng endeksi yüzde 2,8 oranında bir artış göstererek son bir ayın en yüksek seviyesine ulaştı.
Çin, 2008 yılındaki küresel mali kriz sonrasında “gerekli derecede gevşek” bir para politikası benimsemiş ve 2010 yılının sonlarına doğru ihtiyatlı bir para politikasına geçiş yapmıştı. Ancak son dönemde karşılaştığı ekonomik sıkıntılar, özellikle zayıflayan büyüme oranları ve iç talepteki düşüş, bu tür bir değişikliğin zorunlu hale geldiğini gösteriyor. Kasım ayında ise, yerel yönetimlerin finansman sorunlarını hafifletmek için 10 trilyon yuanlık bir borç paketi açıklanmıştı.
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, cuma günü yaptığı açıklamada, 2025 yılı stratejik ekonomik hedeflerine ulaşabilmek için kapsamlı bir hazırlığın şart olduğunu belirtti. Ülkenin mevcut kalkınma sürecinde karşılaştığı birtakım zorlukları da dile getiren Xi, ekonomik büyümeyi istikrara kavuşturmak için gerekli adımların bir an önce atılması gerektiğini ifade etti.
VERGİ TEHDİTLERİ SANAYİ SEKTÖRÜNÜ SARSTI
Bu yıl üretim ve ihracata güçlü bir şekilde bağımlı olan Çin ekonomisi, ciddi bir emlak krizinin neden olduğu tüketici servetinin erimesi ve hükûmet tarafından sağlanan teşviklerin çoğunun üreticilere ve altyapıya yönlendirilmesi nedeniyle hanehalkı talebinde ciddi bir düşüş yaşadı. Bu durum, ekonominin genel durumu üzerinde olumsuz bir etki yaratıyor. Hükûmet danışmanları, Çin’in gelecek yılki büyüme hedeflerinin sabit tutulmasını öneriyor. Bununla birlikte, beklenen ABD gümrük vergilerinin etkilerini hafifletmek ve deflasyonist baskılara karşı korunmak için daha güçlü mali teşviklerin yapılması gerektiği vurgulanıyor.
Gelecek yıl ABD başkanlık koltuğuna yeniden oturması beklenen Donald Trump’ın Çin’e yönelik uyguladığı gümrük vergileri, Çin’in sanayi sektöründe büyük sarsıntılara yol açıyor. Özellikle, ABD’ye yıllık 400 milyar doların üzerinde mal satan Çin için bu durum ciddi bir tehdit oluşturmakta. Ülkedeki sanayi üretimi gerektiği gibi desteklenmediğinde, uzun vadede ekonomik büyüme planlarının da sekteye uğrayacağı öngörülmekte.
Sonuç olarak, Çin’in ekonomik politikalarında gerçekleştirdiği değişiklikler, iç koşullarının yanı sıra uluslararası ticaret ortamındaki dalgalanmaları da yansıtıyor. Bu durum, yalnızca Çin için değil, aynı zamanda küresel ekonomi için de önemli bir gelişmeyi işaret ediyor. Ekonomik istikrarı sağlamak için hem iç hem de dış faktörlerin iyi yönetilmesi şart görünüyor.
