Fransa’nın otomotiv devi Citroen, Avustralya pazarından çekilme kararı aldı. Satışlarda Ferrari gibi prestijli markaların dahi gerisinde kalan Citroen, bu kararla Avustralyalı tüketicilere veda ediyor. Avustralya pazarında diğer rakiplerine göre düşük satış rakamlarına sahip olan Citroen, özellikle SUV ve crossover segmentindeki yoğun rekabetin etkisi altında kaldı. Bu durum, şirketin pazar payını önemli ölçüde azalttı. Avustralya’ya özgü modellerin geliştirilmesi, pazarlama faaliyetleri ve lojistik gibi faktörler, Citroen’in yüksek işletme maliyetlerine katkıda bulundu.
Avustralyalı tüketiciler genellikle daha büyük ve güçlü araçları tercih ediyor. Citroen’in odaklandığı küçük ve orta sınıf araçlar, bu tüketici tercihiyle uyumlu olmadığı için şirketin satışları etkilenmiş olabilir. Citroen, Avustralya’da 100 yılı aşkın bir süredir faaliyet göstermekteydi ve ürün gamı C3 (bir önceki nesil), C4, C5 Aircross ve C5 X modellerinden oluşmaktaydı. Ancak, şirketin yıllık satışları 2007 yılında 3803 adet seviyesindeyken, 2021 yılında sadece 175 adede kadar düştü ve bu düşüşte bir toparlanma görülmedi.
2024 yılının ilk yarısında Citroen, sadece 87 adet otomobil satışı gerçekleştirdi. Bu rakam, diğer lüks markaların satışlarına kıyasla oldukça düşüktü. Maserati, Ferrari, Lotus ve Bentley gibi markaların satışlarının Citroen’in satışlarının önünde olması, şirketin Avustralya’daki başarısızlığını daha da vurgulamaktaydı. Citroen’in Avustralya pazarından çekilme kararı, bu zorlu rekabet ortamında başarılı olamayacağını gösteren bir adım olarak değerlendirilebilir.
Citroen’in Avustralya’dan çekilme kararı, şirketin global stratejisi içinde önemli bir yer tutmaktadır. Her ne kadar Avustralya pazarından ayrılsa da, Citroen’in diğer pazarlardaki varlığını sürdüreceği ve global olarak faaliyet göstermeye devam edeceği belirtilmektedir. Bu kararın, şirketin kaynaklarını daha etkin ve verimli kullanarak diğer pazarlardaki performansını artırma amacına hizmet ettiği öne sürülmektedir. Citroen, Avustralya pazarından çekilme kararıyla, gelecekteki büyüme ve başarı hedeflerine odaklanma stratejisinin bir parçası olarak değerlendirilmektedir.