Olay, 13 Kasım 2024 tarihinde saat 12.30 sıralarında Meram ilçesi Uzunharmanlar Mahallesi Etem Sokak’ta meydana geldi. Suriye uyruklu bir kişi, çöp dökmek amacıyla yaklaşırken, konteynerin içinden gelen ağlama sesini duydu. Merakla konteynere bakan bu kişi, yastık kılıfı içerisine sarılı bir bebekle karşılaştı. Hemen durumu, çevredeki komşularına bildirdi. Komşuları da hızlı bir şekilde polis ve sağlık ekiplerine haber verdi.
Olay yerine gelen sağlık ekipleri, bebekte yaptıkları incelemelerde plasentasıyla birlikte bulunduğunu ve birkaç saat önce dünyaya geldiğini tespit etti. Hemen ambulansa alınarak Konya Şehir Hastanesi’ne kaldırılan bebeğin, tedavi sürecinin ardından devlet tarafından koruma altına alınması planlanıyor.
Polis ekipleri ise bebeğin kimler tarafından bırakıldığını belirlemek için olay bölgesindeki güvenlik kamera kayıtlarını incelemeye başladı. Bu durum, toplumda büyük bir tepki ve merak uyandırdı.
‘İLK ÖNCE KEDİ YAVRUSU SANDIK’
Mahallede ikamet eden Saime Şimşek, yaşanan olayı aktarırken, bebeğin ağlamasını ilk önce bir kedi yavrusu olarak düşündüklerini ifade etti. Şimşek, “Komşum çöp dökmeye gelmiş. Konteynerin içerisinde bir bebek ağlıyor. Bebeği görünce hemen polise haber verdik. Önce kedi yavrusu sandık. Yastık kılıfının içerisine sarılıp çöpün içine koymuşlar, oldukça korkunçtu.” dedi. Olaya tanık olan diğer komşular, bebeği konteynerden çıkartarak ambulansa teslim ettiler.
Bu dramatik olay, yerel halkta infiale ve kaygıya yol açtı. Bir bebeğin insanlık haliyle çöpe terk edilmesi, toplumda büyük bir utanç kaynağı olarak değerlendirildi. Olayın ardından sosyal medya üzerinden de geniş yankılar uyandı. İnsanlar, bu tür bir duruma nasıl gelindiğini sorgularken, daha fazla koruma önlemi ve sosyal hizmet desteği talep ettiler.
Bebeğin hayati durumunun iyi olduğu bildirilirken, tedavi sürecinin ardından yaşananların daha geniş bir soruşturma kapsamında ele alınması gerektiği ifade edildi. Bu olay, toplumsal sorunların ve aile içindeki çatışmaların bir yansıması olarak değerlendirildiğinde, toplumda sosyal hizmetlerin ve müdahale mekanizmalarının geliştirilmeye ihtiyaç duyduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.