Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) gerçekleştirilen 11’inci Necip Fazıl Ödülleri töreninde yaptığı konuşma, Türk edebiyatında önemli bir yer teşkil eden Necip Fazıl Kısakürek’in mirasına işaret ediyor. Erdoğan, Necip Fazıl’ın fikir, manevi ve kültürel mirasını yaşatmak amacıyla verilen ödüllerin önemini vurgulayarak, şair ve mütefekkir Necip Fazıl’a Allah’tan rahmet diledi. Necip Fazıl’ın Türk edebiyatının büyüğü olarak anıldığını belirten Erdoğan, onun cesur ve kararlı duruşuyla, İslam’ı ve Türk milletinin değerlerini korumaya yönelik mücadelesinin önemini de dile getirdi.
Başkan Erdoğan, Necip Fazıl’ın Anadolu’nun cesur evlatlarına rehberlik ettiğini, mücadelesinin kitlelere örnek olduğunu kaydederek, “Bu topraklarda doğmak, bu millete, bu medeniyete ve bu ümmete mensup olmak, Allah’ın bizlere bir lütfu, bir hediyesi, bir ikramıdır” ifadelerini kullandı. Bu sözlerle, Türk milletinin değerlerine sahip çıkmanın altında yatan derin anlamı vurguladı. Erdoğan, ülkede fikir ve sanat alanındaki mücadelenin, Necip Fazıl’ın mirasını yaşatmakla doğru orantılı olduğunu belirtti.
“Açmak Bani Nasip Oldu” diyerek Necip Fazıl’ın öngörülerine de değinen Erdoğan, özellikle Ayasofya’nın açılması konusuna atıfta bulundu. Necip Fazıl’ın “Bir gün Ayasofya açılacak…” sözünün, onun vizyonunu ve inancını yansıttığını belirtti. Erdoğan, Necip Fazıl’ın sadece geçmişte kalmış bir edebi şahsiyet olmadığını, aynı zamanda bugünün ve yarının gençliğine ilham veren bir önder olduğunu ifade etti.
Erdoğan, Necip Fazıl’ın gençliğe yönelik idealleri üzerinde de durarak, onun oluşturduğu millete ve değerlere bağlı bir nesil yetiştirme arzusunu da vurguladı. Bu bağlamda, “zaman ve mekân bana emanettir” bilincine sahip bir gençlik hedefini ortaya koyarak, Türkiye’nin Yüzyılı hedeflerinin, Necip Fazıl’ın “Büyük Doğu” kavramıyla örtüştüğünü belirtti.
Üstat Necip Fazıl hakkında bahsedilen üç önemli özellik, onun yaşamı ve üretkenliği açısından oldukça dikkat çekicidir. Birincisi, yaşadığı kaotik hayata rağmen güçlü bir irade ve direnç göstermesidir. İkincisi, sanat alanındaki eşsiz katkılarıdır; şiirden tiyatroya kadar her alanda iz bırakmış ve toplumun gündemini belirlemiş bir kişilik olarak anılmaktadır. Üçüncü özelliği ise, derin bir metafizik arayışta oluşudur. Görünenin ardındaki hakikati keşfetmeye yönelik tutkusuyla bilinir.
Törenin Ardından Ödül Töreni
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un da konuşma yaptığı etkinliğin sonunda ödül alan edebiyatçılar ve sanatçılarla hatıra fotoğrafı çektirdi. Ödül kazananlar arasında, Şiir Ödülü’nü Furkan Çalışkan, Hikaye-Roman Ödülü’nü Naime Erkovan, Fikir-Araştırma Ödülü’nü Dr. Mustafa Merter, İlk Eser Ödülü’nü Gülşen Funda, Uluslararası Kültür-Sanat Ödülü’nü Filistinli ressam Süleyman Mansur, Çocuk Edebiyatı Ödülü’nü Nehir Aydın Gökduman, Müzik Ödülü’nü Muzaffer Ertürk ve Saygı Ödülü’nü Hasan Çelebi almıştır.
Bu yıl gerçekleştirilen ödül töreni, Necip Fazıl Kısakürek’in edebiyat ve düşünce dünyasındaki etkisini bir kez daha hatırlatmış ve genç sanatçılara verdiği ilhamı pekiştirmiştir.
