“`html
Ankara’nın Keçiören ilçesinde dikkat çekici ve skandal niteliğinde bir gelişme yaşandı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yönetimindeki Keçiören Belediyesi, Cumhuriyet’in 100. yılı anısına inşa edilen ve Ankara’nın sembollerinden biri haline gelen Cumhuriyet Kulesi‘ni satışa çıkarmak için harekete geçti. Belediyenin Meclis’e göndermiş olduğu yazıda, kulenin arsası ve üzerindeki yapılarla birlikte satışını gerçekleştirme yetkisinin Başkan Mesut Özarslan‘a verilmesi talep edildi.
Bu satış talebi, Keçiören Belediyesi Emlak İstimlak Müdürlüğü tarafından hazırlandı ve Belediye Meclisi’ne sunuldu. Meclis’te görüşülen yazıda, 91937 ada, 11 parselde kayıtlı olan, sadece Cumhuriyet Kulesi’nin bulunduğu bu taşınmazın, 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu kapsamında satılması, trampaya konu edilmesi veya kat karşılığı ihaleye çıkartılması için başkanlık makamına tam yetki verilmesi isteniyor. 197 metre yükseklikteki bu kule, Ankara’nın en yüksek kulesi olarak, 2024 yılında AK Partili eski başkan Turgut Altınok döneminde hizmete açılmıştır. Ancak, yerel seçimlerde CHP’nin göreve gelmesinin hemen ardından, yalnızca birkaç hafta içinde kapatılmıştır.
Cumhuriyet Kulesi, döner restoran, VIP salon, bilim merkezi, sanat galerisi, kütüphane, spor salonu, sauna, alışveriş merkezi, nikâh salonu ve 350 araçlık otopark gibi birçok farklı fonksiyona sahipti. Ancak, kısa süreli hizmetin ardından kapatılmış ve zamanla çürümeye terk edilmiştir. Ayrıca, CHP’li Ankara Büyükşehir Belediyesi de benzer bir şekilde Türkiye’de eşine az rastlanan Ankapark‘ı kapatarak benzer bir adım atmıştır.
MİLYARLIK YATIRIMIN HESABINI KİM VERECEK?
Yaklaşık 1 milyar TL‘ye mal olan Cumhuriyet Kulesi’nin kapatılması ve kaderine terk edilmesinin ardından şimdi de satışa çıkarılması, kamuoyunda “Halkın parasıyla yapılan yatırım bu kadar kolay mı heba edilir?” sorusunu gündeme taşıdı. Bu durum, Keçiören Belediyesi’nin elindeki en büyük projeyi kapatıp, satma yoluna gitmesi, CHP’li yönetimin ‘belediyecilikte hizmet yerine intikam peşinde olduğu’ şeklinde yorumlara yol açtı.
Bu tür gelişmeler, siyasetin nasıl bir araç olarak kullanıldığını ve yerel yönetimlerin bir projenin yönetilmesinde gösterdiği tutumu gözler önüne seriyor. Keçiören Belediyesi’nin kararları, sadece mevcut yönetime değil, aynı zamanda gelecekteki yönetimlere de mesaj veriyor. Başka bir deyişle, yapılan yatırımların sadece tek bir siyasi görüş üzerinden değerlendirilmemesi, toplumun farklı kesimlerinin gözünde belirleyici olacağını ortaya koyuyor.
Bu süreç, sadece Cumhuriyet Kulesi’nin değil, aynı zamanda Ankara’nın simgelerinden birinin de kaybı anlamına geliyor. Özellikle, kentte önemli bir cazibe merkezi olan ve çeşitli sosyal olanaklar sunan bu yapının kapatılması, Keçiören semtinde yaşayan halk arasında büyük bir hayal kırıklığına neden oldu. Bunun yanı sıra, Türkiye genelinde benzer durumlardaki yönetim anlayışları ile ilgili eleştiriler de gün geçtikçe artıyor.
Kamu kaynaklarının bu şekilde yönetilmesi, halkın taleplerine yeterince cevap verilmemesi ve halkın çıkarlarının göz ardı edilmesi, yerel demokrasi anlayışını sorgulamaya götürüyor. Belediyenin bu şekilde hareket etmesi, şüphesiz ki yalnızca Keçiören’de değil, tüm Türkiye genelinde derin tartışmalara yol açacak bir durum olarak değerlendirilmektedir. Bu yüzden, CHP’li yönetimin almış olduğu kararlar ile geçmişte yapılan yatırımların karşılaştırılması ve değerlendirilmesi, basına yansıyan tepkilerin ardındaki mantığı anlamak için hayati önem taşımaktadır.